Sevdiğim ölmedi ama ben mezarlıktan korkmam. Yıllarca, yani çocukluk ve ilk gençlik yıllarım boyunca yaşadığımız evlerin önünde nedense devasa mezarlıklar vardı. Artık gözüm o kadar alıştı ki mezarlıklara bir gün ordaki ölüler ayağa kalkıp dünyaya karışmaya karar verse onlarla selamlaşıp yoluma devan ederim.
Becche çok yukarıdan gelen bir emirle Paris'teki bir mezarlığı ortadan kaldırmakla görevlendirilir. Amaç şehrin daha güzel bir yer haline gelmesini sağlamaktır ama Becche için işler hiç kolay olmayacaktır. İncitilmemesi gereken insanlar, ölüler ve hassasiyetler vardır.
Ve bu esnada mezarlık duvarlarına yazılmış korku veren sloganlar.
Hepimiz Becche'yiz.
“Genç bir adam, genç ama çok da genç değil. Versailles Sarayı’nda bir yerde, binanın kollarından biri ya da ötekindeki bir bekleme salonunda oturuyor. Bekliyor. Uzun zamandır bekliyor.”
Bu paragrafla başlıyor kitap. İşte bu genç adam bir mühendis. Yıl 1785. Fransa Kralı, Aydınlanma düşünürlerinden aldığı ilhamla Paris’i arındırmaya niyetlenmiş.
Yine de, hangi acılara katlanmış olursanız olun, sevmekten vazgeçmek zor. Aşkı günün birinde yeniden bulacağınız bir yuva olarak düşlemeyi bırakmak zor. Zordan da öte.