Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ruh Bükücü Serisi 1

Şamanın Doğuşu

Adnan Kurt

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
...insanın bir değil tam üç beyni var. İlki; zaten bildiğimiz ve kafamızda taşıdığımız beyin. İkincisi ise; dokusal yapısı itibariyle beyinle aynı hücresel yapıdan teşkil olan kalp. Üçüncü; kıvrımlı şekli ile neredeyse şeklen zaten beyne benzeyen bağırsaklar. Özellikle bağırsakların içinde yer alan ve gıda özlerinin kana aktarılmasını sağlayan sinir uçlarının da beyindeki hücresel yapıyla aynı olduğu yazıyor bu yeni bilgide. Buna göre bilinç üçe ayrılıyor: Mantıksal bilinç beyin tarafından kontrol ediliyor. Duygusal bilinç kalp ve sezgisel bilinç ise bağırsaklar tarafından. Tüm, Tanrısal kaynaklı kutsal metinlerde kalbe neden bu denli atıfta bulunulduğunu daha iyi anladım. Kalbi ve kanı kullanarak bilinç düzeyini değiştirme mevzusu şimdi iyice netleşti. Elbette Tanrısal kaynaklı tüm kutsal metinlerde neden oruç tutulmasının emrolunduğu bu yeni bilgi ile tam yerine oturdu. Oruç sayesinde bağırsaklarda bulunan ve beyinle aynı hücresel yapıda olan sinir uçları sezgi denilen yetenek için kullanılmak üzere boşa çıkmış olacak. Bağırsaklarda yer alan bu sinir uçları ne denli sezgi için kullanılırsa insanın sezgi yeteneği de o denli artmakta bu gizemli bilgiye göre. Ancak bunun gerçekleşmesi için elbette az yemek ve dikkati bu bölgede yoğunlaştırmak şart. Geçmiş yıllarda -Ki enerjisi- üzerine ulaştığımız bilgi şimdi tam değerini buldu. Bedende bu enerjinin depolandığı yer tam olarak karın bölgesiydi. Bağırsaklarda bulunan bu sinir uçları -Ki enerjisi- ile iyice aktif hale geliyor.
Dua el açıp Tanrıya yakarmak değil. İçinde bulunduğun haldir. Kendini nasıl hissediyorsan öyle yaşarsın, dua denen silah işte budur. İnsanların dua edişlerini duyuyorum yıllardır. Bir yandan Allah'ım bana para ver diyorlar ama iç dünyalarında parasızlığın verdiği acıyı hissediyorlar. Tanrı kelimelere bakmaz. Çünkü kelimelerle yalan söyler insanlar. Tanrı insanların göğsündeki tek gerçek olan duygularına bakar, öyle değerlendirir.
Reklam
Madde ve bilinç arasında karşılıklı bir etkileşim vardı ve biri diğerini değiştirebiliyordu. Ancak burada baskın olan bilinçti çünkü Tanrı ilmine göre her şey aslında bilincin maddi alemde görünür, duyulur, tadılır hale gelmesiydi. Ancak su bir maddeydi, geri planda ise bilincin maddi alemde su olarak tezahür etmesiydi. Ses ve düşünce yoluyla edilen bir dua suyu etkiliyor, su ise içen kişinin bilincini etkiliyordu. Ve olayı çözen en önemli yapı taşı, Halit Bey için şu olmuştu: İnsan bedeninin büyük bir kısmı sudan meydana gelmekteydi. İnsanların zihinlerini kontrol etmek için yapılması gereken yegane şeyin insan bedenindeki su moleküllerine etki etmek olduğuna artık emindi. Ancak aşması gereken başka bir sorun vardı karşısında: Nasıl?
Arzu ettiğin bir şeyi, Tanrı senin için arzu etmemiş olsa sen de onu arzu edemezsin, bunu hiçbir zaman unutma. Senin dilediğin her şey onun aslında senin için dilediğidir. Ama gel gör ki Tanrı -insanları sınaması gereği- dilediğini sana vermeye hazır olduğu halde onu nasıl alacağını unuttuğun için arzularına sahip olman imkansızlaşır. Bu gökkuşağına ulaşmaya benzer, sen elini uzattıkça o hep uzaklaşır.
Her şey zıddı ile değer bulur, kötü olmadan iyinin ne olduğunu nasıl anlar ki insan...
Tanrı kelimelere bakmaz...Çünkü kelimelerle yalan söyler insanlar. Tanrı insanların göğsündeki tek gerçek olan duygularına bakar, öyle değerlendirir.
Reklam
Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, yani kendi özelliklerinde. Tanrı kendini göremez, göremediği için ayna olarak kainatı yarattı, kainatta sonsuz ilmini seyretti. Tanrının özelliklerinde yaratıldığı için insan da kendini göremez. Bunun için aynaya ihtiyacı vardı. Tanrı böylece görüneni, görünmeyene ayna kılmış oldu. İnsan ayna ya da ayna
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.