Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkler'in İslamiyet'ten Önceki Dini

Şamanizm

Cemal Şener

Şamanizm Gönderileri

Şamanizm kitaplarını, Şamanizm sözleri ve alıntılarını, Şamanizm yazarlarını, Şamanizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anadolu'da dede olmanın en temel koşulu dede soyundan gelmektir. Şamanlar'da da Şaman olmanın temel koşullarından biri, Şaman'ın soyundan olmak gerekiyor. Demek ki, Şamanlık da, dedelikte esas olarak soya dayanan bir dinsel olgu.
Sayfa 96 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Anadolu Aleviliği 'nde dedelik kurumu ve işlevleri üstüne araştırma yapan Ali Yaman eski Türk kültüründeki din adamı olan Şaman ile Anadolu Aleviliği'ndeki din adamı olan Dedelik arasındaki ilişkiyi şöyle ifade ediyor. Dedelik kurumunun kökeni geleneksel bakış açısıyla soy konusuna dayanılarak salt İslam kaynaklı değerlendirmeye çalı­şılsa da, tarihsel ve sosyolojik veriler bunun doğru olmadığı yö­nündedir. Anadolu'da bugün yaygın olan saz geleneği kadınlı erkekli törenler ve bu törenlerde yapılan "sema" adı verilen din­sel danslar gibi "dedelik kurumu" da İslamiyet öncesi Türk top­ lumuna dayanmaktadır. Bunların kökenini salt İslamiyet içeri­ sinde aramak boşunadır. İslam'ın doğduğu yer olan Arabistan ve diğer İslam ülkelerinde ne sazı, ne kadınlı erkekli yapılan dinsel dans olan semahı, ne de kadınlı erkekli ibadet olan "cem" tören­lerini göremeyiz.
Sayfa 95 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anadolu'daki "dedelik", Alevilik ve Bektaşiliğin yanı sıra Mevlevilik, Melamilik gibi bazı Sünni tarikatlarda da kavram olarak kullanılmaktadır. Dede bu adı geçen kurumlarda din bü­yüğü, ruhani önder olarak kabul edilmektedir.
Sayfa 95 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Anadolu'da dede, baba, abdal, gazi gibi benzer ad ve unvanlar­ da Orta Asya'daki misyonlarını sürdürmek için dergahlarını açıp 72 millete, 18 bin aleme seslenmeye başladılar. Anadolu'da oluşan; Hacı Bektaş Veliler, Abdal Musalar, Sarı Saltıklar, Tap­ tuk Emreler, Yunus Emreler bu coşkun ır m ağın Anadolu'daki kollandır.
Sayfa 94 - Etik YayınlarıKitabı okudu
X. yy.'da başlayan sufı akım Basra, Bağdat, Küfe , Semer­ kant gibi merkezlerde doğdu. İslam 'la birlikte gidilen yerlere ulaştı. İslam'ı sadece bu suf i anlayış değil, İslam öncesi, İran, Hint, Mısır, Yahudi, Hıristiyan ve Orta Asya kökenli inançlar da etkiledi. İslam tarihindeki; "V ahdet-i Vücut", "Enel Hak", "Ah­ met Yesevi Sufiliği", "Cüneyd Bağdadi, Beyazıt-i Bistami" gibi oluşumları suf i akımlar olarak sayabiliriz. Türkler arasında İsla­mı, Emevi İslam'ın resmi sözcüleri ve orduları yayamamışlar­ dır. Dinin şer-i kurallarını önemsemeyen dini suf ı ce yorumla­ yan, dini halkın benimseyeceği bir biçimde ifade eden ve halkın eski inançları ile yeni dini kaynaştıran sufiler yaymıştır. Göçebe ve yan göçebe Türkmenler'in yaşadığı bölgelere gezgin sufi dervişler tekkelerini açmış, halkı ocakları etrafında toplamışlar­ dır. Yani Türkler'in Müslümanlığı benimsemesinde esas olarak tasavvuf akımının ve onun yarattığı tarikat temsilcisi sufi derviş­ lerin etkili olduğunu görüyoruz.
Sayfa 94 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Araplar eliyle Türkler'i kendi dinleri olan İslam'a davet yöntemi; kılıç, kırbaç, kan, ölüm, gözyaşı, talan, yağma, esaret, kölelik ve kırımdır. Türkler bu durumda İslam'ı nasıl gönüllü seçebilirler. Elbette zorla, baskı ile seçmişlerdir, daha doğrusu kabullenmek zorunda kalmışlardır.
Sayfa 89 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yeni dine çağrı, tebliğ vs. yerini ; mala tebliğe, servete, mülke, zenginliklere çağrıya dönüşün­ ce "tebliğ"in yerini kitle katliamları almıştır.
Sayfa 88 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Türkler, İslamiyet'e Arap şovenizmi ve Emevi despotluğu nedeni ile de oldukça direnirler. Zaten hiçbir toplum kendi eski kültürünü, alışkanlıklarını, değer yargılarını yeni bir kültürle, dinle tanışır tanışmaz tatil edecek değildir. Türkler de doğal ref­lekslerini göstermişlerdir. Ama bu doğal reflekse karşı Arap or­duları acımasız davranmışlardır.
Sayfa 87 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Hz. Ali ve Oğullarının Katli...
Ebubekir'in halifeliğine de kar­şı koymalar olur ama sonuç değişmez. Arkasından ikinci Halif e Ömer olur. Onu da Osman izler. Sıra Ali 'ye gelince ise, Muavi­ye bu durumu engellemeye çalışır. İslamda saflar iyice belirgin­leşir. Gerginlik Ali 'nin Hariciler tarafından katliamı ile noktala­nır. Bunu ise Hz. Ali'nin oğulları Hz. Muhammet'in torunları Hasan' ın zehirletilerek, Hüseyin' in de Kerbela' da aile çevresi ile birlikte aç ve susuz bırakılarak katledilmesi izler.
Sayfa 87 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Hz. Muhammet yaşadığı dönemde, kendisinin bu dünyadan göçünden sonra yerine Hz. Ali 'yi düşündüğünü yakınındaki in­sanlara değişik zamanlarda küçük veya büyük toplantılarda açıklamıştı. Ama kendisinin vefatından sonra durum kendi düşündüğü gibi olmadı. Peygamber'in cenazesi henüz kaldırılma­ dan, önceden var olan ihtilaflar zamansız bir tarzda ortaya çıktı. Emeviler'in temsilcileri Ömer ve Osman ve çevresi Ebubekir'i bir oldu bitti ile halif e yaptılar. * Bu durumdan Hz. Muhammet'in yakınlan en başta kızı Hz. Fatma ve Hz. Ali çok rahatsız oldular. Böylece İslam içindeki ilk büyük ayrılığın temelleri atılmış oldu. Taa günümüze kadar gelen ... Tarihte Ali ve çevresine kadar yapılan bu haksızlıktan dolayı Ali'yi tutanlara, Ali yanlılarına; Ali Şiası, Alevi denme­sinin kaynağı bu olaya dayanır.
Sayfa 87 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Türkler'le İslamiyet tanıştığında, İslamiyet belli bir ta­rihsel süreçten geçmiş ve oldukça farklılaşmıştı. İşte bu farklıla­şan Arap İslamı şoven, ırkçı, despot bir İslam'ı temsil ediyordu. Araplar'ı esas Müslüman, Arap olanları ise; mevfili Müslüman, yani köle Müslüman olarak tanımlıyorlardı.
Sayfa 86 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Arapların Türk Düşmanlığı...
Arap Müslümanlığı 'nın ne denli Türk düşmanı olduğunu Ali 'yül Kari 'nin şu saptaması ile daha çarpıcı olarak anlayabili­riz. Bakın Türkler için ne diyor: "Türkler'de insanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur. Belki onlar başka bir tür insan cinsi­ dirler. Son derece zararlı ve fesat ehlidirler. Türkler yecüc ve mecüc artıkları ve onların kardeşleridir. Allah onların yüzlerini kıyamete kadar bize göstermesin."
Sayfa 86 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Arap İslamı, Türkler'le İslamiyet'in doğuşundan yaklaşık 300 yıl sonra tanıştı. İslam ilk zamanlarından oldukça farklılaş­mıştı. İran'ı, Turan'ı, Mezopotamya'yı vs. halifenin verimli ar­ka bahçesi olarak görüyorlardı. Bu bahçeye izinsiz girilmesine engel olanlara da İslam adına müthiş düşmanlık besliyordu
Sayfa 85 - Etik YayınlarıKitabı okudu
ARAP KÜLTÜRÜ TÜRKİSTAN SEFERİNDE
İslamiyet, 600 yıllarında ortaya çıkan son tek Tanrılı din olarak kabul edilir. İslamiyet öncelikle Arap Yarımadası'na öz­gü bir yapılanmadır dense haksızlık edilmez. İslamiyetin ana­ yurdu Arap Yanmadası'dır. İslamiyet öncelikle Arap Yarımada­sı'nda yaşayan toplumun sosyolojik özelliklerine uygundur. Araplar için İslamiyet sadece kendilerini ahirete götüren yol değil, aynı zamanda dünyadaki hakimiyetleri için de önem­ li bir olgu idi.
Sayfa 85 - Etik YayınlarıKitabı okudu
Arap komutanı Kuteybe; "Ey Müslümanlar, nereye giderse­ niz, her kim Türkler'den baş getirirse 100 dirhem vereceğim" diye komutanlarını Türkler'e karşı kışkırtır. Buhara'da kent yağma edilir. Türkler kılıçtan geçirilir. Kafaları kılıçlara geçiri­lenler dışında 50 bin Türk köle olarak götürülür. Yezid, Dağıs­ tan' da 14 bin kişinin boynunu uçurur. X. yüzyıl Arap coğrafyacısı İbni Harkal, Türk köleler için bakın ne diyor: "En değerli köleler, Türk topraklarından gelenlerdir. Dün­ yada bütün köleler içinde Türkler'in eşi yoktur. Değer ve güzel­ likte ötekilerin hiçbiri onlara erişemez. Horasan' da bir köle ço­ cuğun üç bin dinara satıldığını sık sık gördüm." Türkler hakkında böyle düşünen bir dini anlayışın onlara iyi davranması olası değil. Orta Asya'da IX.-X. yüzyılda başlayıp günümüzde devam eden Müslümanlaştırma seferberliğinin özü Arap kültürünün Arap olmayanlara kendini dayatmasıdır.
Sayfa 84 - Etik YayınlarıKitabı okudu
80 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.