Onca sıkıntı atlatmama rağmen nasıl olur da hayata küsmediğimi hala gülümsediğimi görenler, huzurun bir formülü var mı diye soruyorlar bana. Elbette var... Sırat-ı Mustakim' de yaşamaya gayret etmek.. Yani DENGELİ ve DOSDOĞRU yaşamak. Ama her konuda. Sevmede, almada, vermede, neşede, hüzünde, öfkede... Hayatımızda her ne varsa hep dosdoğru ve dengelice yapmak.. Kimseye hakettiğinden fazla değer vermemek, insanlara aşırı anlam yüklememek... Hayatımızın odak noktasına Allah'ı almak, elalemi (adı üstünde el âlem) hayatımızın merkezinden çıkarmak, hiçbir şeyin bize ait olmadığını hatırlamak... Ne varlığa sevinmek, ne yokluğa yerinmek...
Dengeyi kaybettiğimizde oluyor olan. Kalbimizi acıtıyor putlaştırdıklarımız, olmazsa olmaz dediklerimiz, vazgeçilmez sandıklarımız. Kimi zaman bu, sevdiğimiz bir insan, kimi zaman akrabamız, ana ve babamız, arabamız, malımız, işimiz, kimi zaman güzelliğimiz, sağlığımız, canımız. Kısacası dengeyi kaybettiğimiz herşey bizim imtihanımız.
Maalesef özellikle son zamanlarda kime "Mutlu olmak için ne lazım desem?" ilk sırada para diyorlar. Sadece paranın mutluluk getireceğine inanıyorlar. Oysa parası pulu, şanı şöhreti olan nice ünlü, uyuşturucu veya alkol batağında. Mutluluğu, kadehler ve şırıngada aramada. Demek ki çok para değil derdimizin ilacı.