Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şarabın Tarihi

Jean-François Gautier

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Asma ve şarap; simgelerle yüklü iki kelime; her yıl yeni bağbozumuyla bizi geçmişimize bağlayan bağları başka hiç­ bir şeyin yapamadığı oranda yeniden canlandıran, ama bir yandan da yeni binyıla dair umutlar beslememizi sağlayarak bizi geleceğe taşıyan iki kelime..."
Dost Kitabevi
Tutankamon zamanında şarap fıçıla­ması biliniyordu; her fıçının üzerinde içindeki şarabın yetiştiği bölge, şarabın yapıldığı yıl, kimin tarafından yapıldığı, sahibinin kim olduğu, kimin mahzeninde saklandığı, yani şarapla ilgili tüm bilgiler yer alır, bir bakıma şarap markala­nırdı. Firavun ve yüksek sınıf bu etiketlemeyle Mısır'da hangi şarap iyidir, hangisi tercih edilmelidir anlarlardı.
Reklam
Tarih öncesi şarap, Soma denilen içkiyle milattan birkaç bin yıl öncesine gider; o zamanlar Hindis­tan' da Veda ayinlerinde kullanılan, kurban törenleriyle ilgili mayalı bir içkiydi; sadece sihirli bir içki değil, aynı zaman­da çok güçlü bir tanrıydı. Bu "ölümsüzlük içkisi" asmanın şarabı değildi ama tanrısal bir bitkinin (Aslepias Acida) suyuydu; herhalde bazı psikotropik, hatta psikedelik özel­likleri olmalıdır. Bu soma içkisine Vena deniyordu.
Şarabın mitolojideki yeri
Mısır mitolojisinde güneş tanrısı, evrenin yaratıcısı Ra, şarap ve sarhoşluğu yeryüzüne getirir. Ra, insanlığı -Yunanlıların Afrodit dediği- tanrıça Hathor'un gazabından koruyabilmek için, içene hoşluk ve sarhoşluk veren kan rengi bir içki yaratır. Mısırlılar bu ilahi stratejinin anısına, tüm bayramlarında, öküz başlı tanrıçanın koruyuculuğu altında şarabı başköşeye koyarlar. Yunan mitolojisinde de, şarap ve sarhoşluk tanrısı Dionysos, karısını kendisine gönderdiği için kral Aenea'yı asma vererek mükafatlandırır. Yunan geleneğindeki bir başka anlatıya göre de, kral Aenea'nın Stafilos (Yunanca'da üzüm salkımı anlamına geliyor) adlı çobanı bir keçisinin üzüm yedikten sonra çok neşelendiğini fark eder. Bunu gören Stafilos bu meyveyi sıkıp suyunu içmenin hoş olacağını düşünür ve şarabı bulur. Roma mitolojisine göre de şarap, ekin ve asma tanrısı Satürn'ün bir armağanıdır. Romalılar bu tanrıyı bir elinde orak, bir elinde bağ bıçağıyla gösterirlerdi. Galya mitolojisinde de, Kelt icadı çam ağacından yuvarlak fıçı tanrı Sucellus'un koruması altında­dır. Keltlerin ormana verdikleri ilahi önem, Romalılarda başı sarmaşıkla taçlı, bir elinde asma bıçağı, omzunda da fıçıcı tokmağı olan tanrı Silven'e dönüşür; Kelt inancına göre tanrı Sucellus efsanevi içkinin bir şekilde koruyucusudur.
Üzüm ürününün pek azı şaraba çevrilmesine karşın Türkiye geleneksel olarak şarap üreticisi ülkeler arasında yer alır. Kazılarda, belki de dünyanın en eski yerleşim birimi olan Çatalhöyük'te, İÖ 10 000 sene öncesine, neolitik çağa ait üzüm çekirdekleri bulunmuştur.
Sayfa 118Kitabı okudu
Paris ve çevresinde üretilen şaraplar (kötü şarapçık da deniyordu) renk olarak zayıf, doğal beyaz ya da "clairet" , yani hafif kırmızı renkli şaraplardı. Fakat kır lokantaları için özel olarak çok koyu kırmızı, içine ne kadar su katılsa da rengi açılmaz şaraplar üretilir, hatta İspanya'daki Alicante'ye kadar gidilip insanın üzerine döküldüğünde "leke bırakan koyu kırmızı" şaraplar getirilirdi (Şarap tacirleri şarabı bile tat­maz, beyaz bir duvara şarabı serperek en koyu lekeyi veren şarabı alırlardı.)
Reklam
Üzüm önce Kafkas dağlarının yamaçlarında karşımıza çıkar (vitis caucasica), ardından Mezopotamya' da (hemen hemen bugünkü Irak) üzüm yetiştirildiğini görürüz. Buradan, cenaze törenlerinde kullanılacak şarap üretimi için İÖ 3000'lerde Mısır'a sıçrar. Üzüm yetiştiriciliğinin Av­rupa'da yayılmasında başrolü oynayan Yunanlılar, Sicilya ve tüm İtalya boyunca bilgilerini Romalılara aktarırlar; Gal­yalılar da üzümcülüğü Romalılardan öğrenirler.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.