despotizmi elinde bulundurmuş batı tahakkümü ve karşısında sömürge aracı olarak ötekileştirdiği şarkiyatçılık konusu ele alındı. Batı yüzyıllardır İngiliz, Fransız ve İtalyan seyyahlar aracılığıyla kendinden olmayana kültürel tahakküm uyguluyordu. Doğu yaptığı fetih ve savaşlar ile dünyayı hükmetme galibiyetine doğru yol aldığı esnada batılı gözlemciler tarafından topraklarına ayak basılmadan kendisi hakkında yazılıp, çizilmesi gerekilen bir konu oldu. Şark konusu en başından beri nesilden nesile dil aracılığıyla aktarıldı. Batı yazılı kültürde kalıcı yazınsal metinleri günümüze kadar kendi medeniyetine enjekte etti. Batı için doğu “biz böyleyiz, onlar öyle” söylemleriyle onlar kelimesini doğuya mal etti. En başından beri batıdan doğuya giden seyyahların amacı o kültürü ötekileştirip, kendini benmerkezci konuma sürüklemekti. Doğulu âlimlerin amacı ise tam tersiydi, batının getirdiği ırkçı düşünceleri haklı gösterip, batıya yani batı ifadesiyle medeniyete doğru yol aldı. Çünkü ilim batıdan öğrenilmesi gerekilen bir alandı. Bu gibi ırkçı söylemler said’in yaptığı gözlemler ve eleştirilerden sonra doğuya uygulanan bu tahakküm bir çalışma alanı haline getirilip, üstünde daha çok konuşulması gerekilen bir alan olarak ilerleme kaydetti. Bu kitap; Batılı sosyal bilimciler ve seyyahların görüşlerinin değerlendirmesi üzerine eleştirel bir kitap.