Victor, nükleer felaket sonrası mutasyona uğrayan insanlarla dolu dünyada kendisine yer edinebilmek, ailesini, sevdiği kızı ve kendisini kurtarabilmek için mücadele eden baş karakterimiz. Bu yeni dünyanın düzenine göre gençler 18 yaşlarına geldiğinde, her sene damızlık olarak seçiliyor. Yönetimin esas amacı güzel gençlerin genlerini çoğaltmak diyebiliriz. Peki, mutasyondan kötü etkilenen çirkin gençlere ne oluyor dersiniz? Eh bunun için kitabı okumanız gerekiyor.
Victor, seçilme gününde sevdiği kız ile büyük kuleye götürülüyor. Kendisinin mutasyondan etkilenen tek tarafı değişik göz rengi ve bu yakışıklılığından bir şey eksiltmiyor. Dolayısıyla Leydi Marcilus’un daha kitabın başında radarına girmeyi başarıyor. Dünyanın düzenini, sevdiklerini koruyabilmek için değiştirmek isteyen cesur Victor her şeye rağmen Marcilus’un karşısında durabiliyor ki bunu çok sevdim.
Kitapta en sevdiğim karakter Marcilus oldu kitabın arka kapağına bakarsanız aslında bu dünyada hayatta kalmaya çalışan iki aşık gencin hikayesini okuyacağınızı düşünebilirsiniz. Fakat öyle değil. Kitabın adı Şarlatan. Ve Şarlatan’ımız da Marcilus kitabın bazı sebeplerden dolayı kısa kesilmiş bölümleri vardı maalesef ve puanımı özellikle buradan kırdım. Her şeyi çok daha detaylı okumayı isterdim ben. Ama yazarımız bana bu konuyu içtenlikle açıkladığında taşlar biraz yerine oturmuş oldu.
Ben distopya türünü çok seviyorum ve kitabı da çok beğendim. Kısa olmasından dolayı bir günde rahatlıkla okuyabileceğiniz, heyecanın hiç kesilmediği bir eserdi. Soluksuz okuyacağınız bir kitap arıyorsanız tam size göre