Savaş ve Açlar kitaplarını, Savaş ve Açlar sözleri ve alıntılarını, Savaş ve Açlar yazarlarını, Savaş ve Açlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beni Hasan İzzettin Dinamo ile tanıştıran bu değerli eseri okurken çaresizliği iliklerime kadar hissettim. Daha önceleri ister Türk edebiyatından olsun ister dünya edebiyatından pek çok savaş temalı kitap okumuşluğum var. Aynı Savaş ve Açlar'da olduğu gibi savaşın yalnızca cephelerde değil geride kalanlar arasından da yaşandığını anlatan
"Sen sandığımdan da taş yürekli bir kadınmışsın. Evinin yanı başında açlıktan ölüp giden şehit yavrularına hiç mi acımadın? Bu dağlar gibi yiyeceği mezarına mı götüreceksin?"
"Fatma'nın ölüsü de gelince mezarcılar irili ufaklı, kızlı erkekli, çocuk ölülerini birer birer mezara indirip toprağın üzerine yan yana dizmeye sonra üzerlerine tahta dizmeden toprak atmaya başladılar. Bir yığın çocuk bir daha kalkıp oynamamak, ekmek istememek, cıvıldaşmamak, kavga etmemek üzere bir tek mezara atılmıştı. Bu, Şakire'nin çok gücüne gitti. İçinde korkunç bir hınç kabarmıştı. Bu felek denen şey ne korkunç bir canavardı? Babası, ağabeyi, sınır boylarında mezarsız çürüyüp giden şu şehit yavrularının bir tek mutluluğu yerin altına girerek açıkta kurda kuşa yem olmaktan kurtuluşlarıydı."
"O zaman, o bu kerte ufak çocukların ölebileceğini bilmiyordu. İnsanların yaşayıp ihtiyarladıktan sonra, bir de cephede kurşunla vurularak ölebileceğini sanıyordu. Ölüm, sırayı saygıyı unutarak gelmiş, iki sevgili küçük kardeşini alıp götürmüştü."