Ey şoseden geçen keten şapkalı yolcu!
Durup seyret bu uyumu.
Her şey hazır burada
Yaşama sevincin için.
Küçük deniz fenerinin yüreği atar bu sularda
Kötü niyetli bir çağa uymamak için.
Kalpten ağır ne taşınır
Yolların ruhu olan bu varlığımda..?
Dalgalar... Bütün bir denizi taşır..
Cılız atlar gibi köpürerek...
Desem,bende öyle taşırım bu kalbi,
Geçtim sandığım bu denizlerden,
Aştım sandığım dağlardan
Bir daha... Öteki çoban gibi
Kendi kırlığımda... Ve dalgalarımda...
Ne kadar dokunaklı söylesem
Anlatamam bu gezgin halimi.
Bir kapı kapanır bir kapı açılır
Yalnızlıktan yalnızlığa
Düşlemiş oldum bir kere
İçimdeki denizde yüzerek
Varmayı karşı kıyıya.
"...
Kızıl toprak ve iri saman, yani Allah’ın harcı
gözyaşlarının gücüyle eskiden
serin eviçlerine sarı bir mahrelik sunardı,
yağmur bir dua gibi geçerdi pencerelerden;
yetim insan toprağın vicdanıyla doyardı...
Demem o ki,
gözyaşlarının gücü vardı eskiden.
...
"