I thought once how Theocritus had sung
Of the sweet years, the dear and wished for years,
Who each one in a gracious hand appears
To bear a gift for mortals, old or young: And, as I mused it in his antique tongue, I saw, in gradual vision through my tears, The sweet, sad years, the melancholy years,
Those of my own life, who by turns had flung A shadow across me.
Straightway I was 'ware,
So weeping, how a mystic Shape did move
Behind me, and drew me backward by the hair,
And a voice said in mastery while I strove, .. "Guess now who holds thee?" - "Death," I said. But, there,
The silver answer rang.. "Nor Death, but Love."
Şair Theocritus nasıl terennüm etmişti o tatlı yılları O değerli ve arzulanan yılları, diye bir keresinde düşündüm, Her birinde lütufkâr bir el belirip Genç yaşlı demeden bütün faniler için sunar armağanı: Ve onun kadim lisanında düşüncelere dalarken ben, Gözyaşları içinde git gide beliren düşlerimde gördüm, Tatlı, gamlı yıllarımı, hüzün dolu yıllarımı, Hayatımın işte o yılları geri dönerek Karşımda bir gölge yarattı. Hemen farkına vardım, Gözlerim yaşlı, esrarengiz bir şeklin nasıl hareket ederek Arkamda, saçlarımdan tutup çektiğini, Ben karşı koymaya çalışırken galip bir sesin dediğini, .. "Bil bakalım kim tutuyor seni?" - "Ölüm," dedim. İşte o an metal ses cevap verdi.. "Ölüm değil, Aşk bu."