"Sevdiği, âşık olduğu birini özlerken, içten içe kendini özlemez mi insan? Aklında o günlerden kalan şey, aslında kendisi değil midir? O yürek çarpıntıları, o yaşama hevesi..."
"büyüyünce
şöminenin üstünde bir fotoğraf olacağım
mevsimlere aldırmayan
sarı çiçekli bir duvar yükselecek yanı başımda
yüzümde ayaklı lambanın sessiz ışığı
saçlarımda sim bırakan, ince, gümüş çerçeve..."
Ellerim haklı çıktı, bir daha asla öyle hissetmedim. Zaten hayata çelik halkalarla, telle, demirle bağlandıktan sonra kalın perdeli salonlarda bir nesne gibi yaşarken, gecenin içindeki keskinliği göremezsin. Bir daha olmaz. Bu yüzden, masallar, peri şarkıları basar aklını. O kalın perdelerin ardında, hayatın incecik olmasını arzularsın, parlayan