Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi

M. Bahadırhan Dinçaslan

Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi Gönderileri

Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi kitaplarını, Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi sözleri ve alıntılarını, Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi yazarlarını, Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Turancı için Türklerin hepsi aynıdır. Mensubu olduğumuz alt-gruptan başka Türklerle karşılaştığımızda, kendi grubumuzdakilere nasıl davranıyorsak öyle davranırız -bu sevimsiz bulduğumuz haller için de geçerlidir. Türkiye'deki Türklerin ekserisi nasıl bizim istediğimiz gibi düşünmüyor, davranmıyor ve yaşamıyorsa, Türk Dünyası'nın geri kalanında da vaziyet böyledir. Bizler temas kurabildiğimiz numuneden irrasyonel genellemeler yaparak peşin hükümlere varmayacağız; bizler zamanın hükmünde Türkler söz sahibi olabilsinler diye milliyet terekesinden bir millet yaratmak için uğraşacağız. Bunu yaparken derdimiz kendi alt-grubumuzun hegemonyasını tesis etmek de değildir, büyüklenmeyeceğiz, tepeden bakmayacağız.
Sayfa 168 - Turancılık
196 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
69 günde okudu
Milliyetçiliğe yeni bir bakış
Her ne kadar inceleme başlığında yeni bir bakış desem de geçmişi uzun olan seküler milliyetçilik Bahadır Dinçaslan’ın zihni ve kalemiyle bize kendini tanıtıyor ve bunun da ötesinde kendini Türk milliyetçisi olanlar nasıl bir fikir geliştirebilirler sorusuna cevap arıyor. Tamgatürk’ün kurucusu ve sosyal medyadan uzunca bir zamandır takip ettiğim için kendisinin düşüncelerinde samimi olduğunu biliyorum bu yüzden kendisini Türk milliyetçisi tanımlayan-tanımlamayan herkesin okumasını tavsiye ederim. Günümüzde ülkemizdeki sıkıntıların kaynağının ne olduğunu görebilenler için yeni bir cevap olabilir. Kalemine ve emeğine teşekkür ediyorum, var olsun.
Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi
Seküler Milliyetçilik - 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin TeorisiM. Bahadırhan Dinçaslan · Yenisey · 202346 okunma
Reklam
Şu hâlde sağlıklı bir demokrasi ve serbest piyasanın işlemesi için küçük mülkiyet sahipliği ve orta sınıfın güçlendirilmesi, milliyetçiliğin en öncelikli kavgalarından biri olmalıdır. Ta ki, Chatham Lordu William Pitt'in hukukun asimetrik güç karşılaşmalarında, hatta devlet otoritesi aleyhine olan senaryolarda bile mutlak cari olduğunu gösteren meşhur sözü Türk yurtlarında da geçerli olsun hukuk ancak güçlü orta sınıf varsa işleyebilir ve muktedirlerin kendilerine meşruiyet devşirdiği bir aparat olmaktan kurtulur: En fakir İngiliz, kulübesinde Kraliyetin bütün güçlerine meydan okuyabilir. Kırılgan olabilir, çatısı sallanabilir, içinden rüzgar geçebilir, tavanından yağmur girebilir ama İngiliz Kralı giremez.Kralın bütün gücü, bu harabenin eşiğinden geçmeye cesaret edemez! (Pitt 2016)
Sayfa 158 - Yenisey KitapKitabı okudu
Bizim milliyetçiliğimiz de dâhil olmak üzere, milliyetçi akımlardaki totaliter, kolektivist, insanı baskılayıp devleti, soyut kavramları ilahlaştıran yönelimden tiksindiğimi ifade edebilirim. Üstelik ben, milliyetçiliğin "muhafaza etme" işlevini değil, "inşa etme" işlevini önemsediğim için milliyetçiyim: Milliyetçilik, basitçe etno-sembollerle inşa edilmiş bir dil kullanmak demektir ve bu dil, milletin "arzu edilen" yöne doğru gitmesini sağlar; bir tür mobilizasyon aracıdır. Arzu edilen yönün ne olduğunu tek başına milliyetçilik veremez; felsefe, entelektüel tartışma, bilimsel çalışmalar bunun için vardır ve ideolojik gözlüklerle yapıldığında doğru yolu tespit şöyle dursun, hemen her zaman yok oluşa sürüklerler.
Sayfa 131 - Yenisey KitapKitabı okudu
Bir diğer husus da şudur ki, sekülarizm yalnız dini duşunce tarzına değil, mistik düşünce tarzının tamamına karşı çıkar. Bu da demek oluyor ki bilimsel temellere oturmayan, yalnız duygulardan ve psikozlardan beslenerek ortaya konan iddialar milliyetçiliğe dâhil değildir; dinî düşünce tarzına karşı çıkışla aynı gerekçelerden karşı çıkılır: Rasyonel ve bilimsel düşünce, iyiyi, doğruyu, güzeli ve faydalıyı tespit için en doğru yöntemse, bu yöntemi baltalamak, milletin kazanımlarını ve geleceğini baltalamaktır. Zararsız gibi görünen "bütün dünya Türk'tür" iddialarından, "Türkler en üstün ırktır", "Türkler şöyledir, böyledir" gibi faşist anlayışlara uzanan bütün mistik argümanlar, milliyetçiliğin düşman bellemesi gereken bir zihin yapısının ürünleridir.
Sayfa 117 - Yenisey KitapKitabı okudu
Bireylerin dininin olmasını engellemeye kalkmak beyhude olduğu kadar yanlıştır; fakat bir topluma dini düşünce tarzının ve otoritenin hakim olması o topluma kesinlikle zarar verecektir, milliyetçilik bunun karşısına dikilmek zorundadır-milletine ancak bu şekilde hizmet edebilir. İnsanların birey olarak dinlere bağlanmaları ve kendi gibi gördükleri diğer insanlarla cemaatler meydana getirmeleri de hürriyetleridir, ancak bu hürriyetlere de seküler hukukun koyduğu hudutlar olmalıdır. Türkiye'deki tarikatların, mesela, örgütlenme hakları yoktur, olamaz. Bu hükmü bu kadar ciddi verebilmek için, tarikat kavramını anlamamız gerekir. Evet, tarikat ve cemaatler asırlardır süregelen "geleneksel" kurumlardır ancak bir şeyin eski ve geleneksel olması, iyi olması için yeter şart değildir. Berdel, beşik kertmesi, kadınların ikinci sınıf görülmesi gibi gelenekler de epey köklü ve eskiydi, çok şükür ki "devrim kanunları" bu tür uygulamaları engelleyen tedbirler getirdi.
Sayfa 114 - Yenisey KitapKitabı okudu
Reklam
İnsanoğlu rasyonellik kapasitesine yahut yeteneğine sahip bir canlıdır, ancak her zaman rasyonel davranmaz. Üstelik tutarlı da değildir: Din, bu vechile, yalnız kağıtta ne yazdığından ibaret kabul edilemez. Zira insanlar nasıl yalanı telin edip yalan söyleyebiliyorlar, sorduğunuzda çıkarcı davranışları sevimsiz bulduklarını söyleyip çıkarcı davranabiliyorlarsa, bir dine inandığını söyleyip dinin emrettiklerinin tam aksine davranabilir. Bu bakımdan, din aynı zamanda seküler bir olgudur, insanların dinlerini biçimlendirmede kültürün ve milli mitolojinin nasıl etkili olduğunu görmüştük, bireysel tercih ve meyiller de etkilidir. Üstelik dini metinler doğaları gereği yoruma açık ve çoğu zaman muğlak olduklarından birey ve gruplar tarafindan farklı usullerde yorumlanıp tatmin edilebilir.
Sayfa 112 - Yenisey KitapKitabı okudu
İnsan toplumlarında ayrıcalıklı bir grup uğruna yığılan "harcandığı" tarihte çok kereler vaki. Tuhaf ve dinimi ideolojisi için milyonları aç bırakan Stalin ile, iktidarını muhafaza için bu kitabın yazıldığı sıralarda Kahramanmaraş'ta art arda yaşanan iki deprem sonrası yardım faaliyetlerinden çok muhalif susturma faaliyetlerine odaklanan Tayyip Erdoğan iki kusursuz, arketipik örnektir. Bu tavrın evrim açısından sürdürülebilir olmadığı ve böyle bir yönetimi savunan milliyetçiliğin en başta milletin fertleri aleyhine bir tutum takınmış olacağı için "milliyetçilik olmayacağı" aşikar. Zira bu tavır, su tavuğu örneğinde görüldüğü gibi aslında cezalandırılması gereken bir davranış tarzıdır; metaforu devam ettirirsek, yavruyken öldürülmediği için büyüyüp kardeşlerinin payına düşen kaynakları da sömürmeye başlayan zararlı mutant yavrunun hakim olduğu bir "evrimsel çıkmaz sokak" senaryosudur.
Sayfa 95 - Yenisey KitapKitabı okudu
Zira milliyetçilik milleti olduğu gibi muhafaza etmek değil, onun için en doğrusunu tespit etmek arayışıdır. Milliyetçiler milletlerinin tam ve her özelliğini barındıran mümessilleri değil, çoğu zaman en aykırı, en vizyoner, en radikal mensuplarıdır. En azından, bu kitaptaki milliyetçilik teorisine göre böyle olmalıdırlar. Milletinin mevcut halinden memnun olan kişi, eğer bu memnuniyeti hakiki temellere dayanıyorsa ihtiyaç olmadığından, eğer milleti esasen memnun olunmayacak bir hâlde ise cahilliğinden ötürü milliyetçi olamaz.
Sayfa 90 - Yenisey KitapKitabı okudu
Milliyetçiliğin bu boyuttaki faydasının ihzari oluşu, yine milliyetçiliğin fıtratıyla ilgilidir. Dört başı mamur bir sistem kurmuş ve millet olma haline yönelen bir tehditle karşılaşmayan bir millet için müstakil bir milliyetçiliğe ihtiyaç yoktur. Ancak millet olma hali baltandı hatta yok olduysa bunu yeniden-baştan tesis için, ayrıca büyük çaplı bir reformun halka benimsetilmesi için etno-sembollerle harmanlanmış bir diskur kullanan milliyetçilik şarttır. Türkiye, 1923'teki büyük dönüşümüyle, milliyetçiliğin bu faydasının en müthiş örneği olarak tarihteki yerini aldı. Atatürk'ün vizyoner hamleleri, ancak milliyetçi olduğu ve bu vurguyla yapıldığı için başarılı olabildi. Atatürk'ün karşısındaki mevzi, din anlatısı üzerinden kendisini tahkim ediyordu; bu denli güçlü bir anlatının karşısına, ancak onun kadar güçlü bir başka anlatıyla çıkabilirdiniz. Nitekim Türkiye'nin bugünkü bölünmüş hâli, eski anlatıyı hâlâ mevzi belirleven gericiler ile vatandaş ve Türk olmuş Atatürk Türkleri arasındaki çekişme, böyle bir vurgu olmadan gerçekleştirilecek atılımların toplumun çok daha azı tarafından kültürleştirileceği ve Atatürk'ün ölümüyle rafa kaldırılabileceğini düşündürüyor.
Sayfa 85 - Yenisey KitapKitabı okudu
Reklam
Millet, en verimli cemiyet birimidir, örgütlenmeyi, işbirliğini kolaylaştırır, etkili ve sürdürülebilir kılar. Üstelik genetik dürtülerimizle uyumludur. Alt soyumuza genlerimizi miras bıraktığımız gibi, hayatta kalmalarını kolaylaştıracak sosyal uzantılarımızı da bırakmak isteriz. Fakat milletin yanında milliyetçiliğin başka faydaları da vardır. Bu faydalar ihzaridir.
Sayfa 83 - Yenisey KitapKitabı okudu
Türkiye'de İslamcı siyasetçiler ve Diyanet İşleri başkanı sık sık "inanç problemi"nden bahsederler, tarikat şeyhleriyle bir olup "gençlerimiz ateist, deist oluyor" diye yaygara koparırlar. Halbuki bir toplumun ateist, deist, Hristiyan yahut Müslüman olmasında bir fark yoktur. Hristiyan olup geri kalan toplumlar, Müslüman olup ilerleyen toplumlar yahut tam tersi vakidir.
Sayfa 71 - Yenisey KitapKitabı okudu
Shyamalan'ın Köy filminde işlenen sahtekarlık: Bir toplumun güçlüleri, ayrıcalıklıları o toplumu durmaksızın kandırıyorlarsa? Adak, hediye, hizmetkâr, fedakârlık talep ederken aslında iddia ettikleri gibi bizi kötü tanrıların gazabından korumuyorlarsa? Toplumların sağlıklı işleyebilmeleri için bunu tetkik edebilen mekanizmalar yaratmaları lazım ki, modern çağda buna bilimsel düşünce, sekülarizm ve demokrasi diyoruz. Adak adadığı put dileğini yerine getirmeyince kılıçla saldıran Hakasların Şamanizmi, bu bakımdan daha tutarlı ve toplumun ilerlemesini sağlamaya elverişlidir
Sayfa 69 - Yenisey KitapKitabı okudu
İnsan, söylediğimiz gibi, büyük işleri büyük kimlikler sayesinde başarmıştır ve bu büyük kimliklerin ölçeğinde en etkili, en tutarlı ve sürdürülebilir olanı millettir. Millet varsa devlet olur, büyük operasyonlar mümkün olur, dış gelişmelerin kurulu düzeni etkileme oranı azalır. Bir şehirde deprem olunca millet, deprem olan ile yardım gönderir, milletin kurumları yara sarar, o insan topluluğu nu kaderine terk etmez. Sürüsüne kıran giren aileye herkesten birer koyun alarak yeni sürüyü anında teşkil edip veren göçebe Oğuzlar bundan farklı mıdır? (Cribb 1991) Su olmayan bölgelere kanallar açıp su götüren ve aynı kanal üzerinde birçok yerleşimin tarım suyu kullanmasını sağlayan Mezopotamya medeniyetleri bunu aynı mekanizmayla sağlamamış mıdır?
Sayfa 66 - Yenisey KitapKitabı okudu
137 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.