Selçuklu Tarihi sözleri ve alıntılarını, Selçuklu Tarihi kitap alıntılarını, Selçuklu Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Göktürklerde, Uygurlarda, Hazarlarda mevcut din ve dünya işlerini birbirinden ayırmak prensibi İslam dünyasında Selçuklularla birlikte ortaya çıkan yeni bir hukuki devlet telakkisi tarzıdır.
Selçuklu imparatorluğu Türklerin kurduğu yüze yakın siyasî teşekkül arasında yer alan dört büyük imparatorluk Hun, Gök Türk, Selçuklu, Osmanlı dan üçüncüsüdür.
Türklerin san’at bahsinde de dinî taassuba kapılmadıklarını Sultan Tuğrul Beyin Bağdad’da taç giyme ve kılıç kuşanması münasebetiyle bu törenin hâtırası olarak hazırlatılan, hem san’at tarihi, hem de tarih bakımından mühim, altın madalyadaki sultanı ve etrafındakileri gösteren tasvirlerle, bir Selçuklu prensesini gösteren bir stuk baş ve Türk yapıları üzerinde yer alan kuş, boğa, ejderha, çift başlı kartal vb. kabartmaları ve Anadolu Selçuklu sultanlarının bastırdıkları, üzerinde insan şekilleri bulunan, paralar da ortaya koymaktadır. Bunun gibi, İran’da (Rey’de) saray hayatını tasvir eden “stuk pano” da, Selçuklu devri kabartma heykel san’atının bize kadar gelen, nâdir örneklerindendir.
Gerek Ekberîlîk, gerek ondan mülhem Bektaşîlik v.b. gibi tasavvufî cereyanlar ve halk tarîkatlerinde gerçek felsefî görüş yerine onun tatbikî tarafları revaç bulmuş, her yerde her şeyh veya derviş için kerametler tasavvur edilmiş, basit halkın zihninde kolaylıkla yer eden kehânetler, keşf, esrar perdesini açmak iddiaları, müsbet düşünce melekesinden mahrum bıraktığı ve aynı zamanda, dinî terbiyesinde menfî tesir yaptığı halkı hakikatlerden, gözlem ve tecrübeye dayanan ilim zihniyetinden uzaklaştırmıştır.
Süryânîlere ve Ermenilere karşı dâima anlayışlı davranan Kılıç Arslan I, Malatya’nın Süryânî Patriği ile Kitâb-ı mukaddes üzerinde münakaşaya girişecek ve Konya’da bazı evlerin bahçelerini mermer heykellerle süsletecek kadar geniş fikirli olan Kılıç Arslan II, saraylarının kapılarını ve duvarlarını kabartmalar ve kadın, erkek resimleri ve yaptırdığı Konya surlarını heykeller ile süsleyen Alâ’üd-din Keykubâd I. ve tasvirli paralar bastıran Keyhusrev II v.b. her türlü dinî taassuptan uzak kimselerdi.
Sünnî İslâm dünyasının batı bölgesi korkunç Haçlı isitlâsının ızdırapları içinde yuvarlanır ve sultanlar yakaladıkları her fırsatta bu istilâcıları durdurmak maksadıyla ordular teçhiz ve sevk ederlerken, müslüman ülkelerini Haçlılardan kurtarmak çareleri düşünmeyen halifeler, Bağdad’da Selçuklu idaresini parçalamak için plân hazırlamadıkları takdirde, saraylarında güzel-yazı meşk ediyorlar veya şiir yazıyorlardı. Bu arada Irak sultanı Mes’ud’un ölümünden sonra Irak kıt’asını ele geçiren halîfe el-Muktefî’yi “ Abbasî devletinin haşmeti yükseldi" diyerek alkışlayan tarihçi İbn Vâsıl’ın ruh haleti de dikkate değer.