Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sen "Alo" Demeden Önce

Italo Calvino

Sen "Alo" Demeden Önce Sözleri ve Alıntıları

Sen "Alo" Demeden Önce sözleri ve alıntılarını, Sen "Alo" Demeden Önce kitap alıntılarını, Sen "Alo" Demeden Önce en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer dünyanın belleğinde düzeltilecek bir şey yoksa, yapılacak tek şey, gerçeği dünyanın belleğiyle uyuşmadığı yerlerde düzeltmektir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bence dünyada önemli olan aynılık değil, farklılıktır: Farklılıklar büyük, küçük, küçücük, hatta seçilemeyecek kadar ufak olabilir, ama önemli olan onları açığa çıkarıp karşılaştırmaktır.
Reklam
"Ben böyleyimdir işte, rüzgar adamıyımdır, yolda yürürken sürtünmeye ve esmeye ihtiyacım vardır, tıpkı konuşurken ansızın havayı ısırarak bağırmaya ihtiyacım olduğu gibi. Kentte rüzgar çıkıp renksiz bir yangının alevleri gibi semt semt yayılmaya başladığında, kent bir kitap gibi açılır önümde, yoldan geçen herkesi tanıyormuşum gibi gelir, kızlara, bisikletçilere "Hey!" diye seslenmek, yüksek sesle düşünmek, el kol hareketleriyle konuşmak isterim."
Sayfa 49 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Aşk denen şey vardı içimizde, hani zorluklar içinde sürekli birbirini keşfetmeye çalışır ve ararsın ya, o buruk tat, biliyorsun işte, aşk denen o şey.
Bütün öykülerin vardığı sonuç şudur: İnsan tek bir hayat yaşar, tek bir tane; dokunmuş olduğu ipliklerin seçilemediği keçeleşmiş battaniye misali, hayat tekdüzedir, kendiyle aynıdır.
Bizim neslin başının belası düşündüğünü yapamamak. Ya da yaptığını düşünememek.
Reklam
Kuş cıvıltılarıyla dolu bir orman gibi, telefon gezegenimiz de, yapılan ya da yapılmak istenen telefon konuşmalarıyla, titrek zil sesleriyle, kesilen bir hattın çınlamasıyla, bir sinyalin ötüşüyle, farklı tonlarda ve frekansta seslerle, tık tık sesleriyle yankılanıyor; bütün bunların sonucunda da evrensel bir cıvıltı doğuyor: Her insanın bir başkasına varolduğunu gösterme gereksiniminden ve sonunda yalnızca telefon şebekesinin varolduğunu, belki de telefon eden ile edilenin aslında olmadığını anlama korkusundan kaynaklanıyor.
Neyse, nehir kıyısında, çimlerin üzerine oturmuştuk. Sonbahardı, akşam olduğu için kıyı karanlıktı ve suya kürek çeken iki adamın gölgesi düşmüştü. Şehrin ışıkları yanmaya başlıyordu, karşı kıyıda oturmuştuk, aşk denen şey vardı içimizde, hani zorluklar içinde sürekli birbirini keşfetmeye çalışır ve ararsın ya, o buruk tat, biliyorsun işte, aşk denen o şey. Hüzünlüydüm ve o akşam kıyıdaki kara gölgeler arasında kendimi yalnız hissediyordum, yeni aşkların getirdiği hüzün ve yalnızlık duygusu, eski aşkların verdiği hüzün ve özlem duygusu, gelecek aşkların hüznü ve umutsuzluğuydu bu.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık - 1. baskı: İstanbul, Aralık 2007 - Çeviren: Şemsa Gezgin
138 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.