Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey

Mehmet Z. Sungur

Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey Sözleri ve Alıntıları

Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey sözleri ve alıntılarını, Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey kitap alıntılarını, Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne yazık ki her şeyin tüketildiği bir dünyada sonuçlar süreçleri değiştirsin isteniyor ve biz de sevmeyi bile bize öğretildiği gibi sunmayı öğreniyoruz. Sevilmeme, çoğu kez sevenle ilgili değildir. Anlam merdivenine koyduğunda sevgi için yaptıkların olsa olsa sevmeyi becerebildiğini gösterir. Bu anlam merdiveninde kendinle ilgili göremediğin taraftır. Onun ilgisinin azalması hatta seni terk etmesi acı da gelse seninle ilgili olumlu ve güzel bir yönün varlığını gösterir. Her şeye rağmen sevebilme gücün olduğunu...
Tekrar aşık oluruz; çünkü ihtiyaç ve hayallerimizin abartılı olduğunu değil, kahramanımızın abartılı olduğunu düşünmüşüzdür.
Reklam
Bu nedenle insanın kendi acılarından ve deneyimlerinden öğrenip anlam çıkarabilmesini ve öğrendiklerini işlevsel biçimde kullanabilmesini bir erdem olarak görüyorum. Ancak daha büyük erdemin başkalarının de neyim ve yanılgılarından da öğrenebilmek olduğunu düşünüyorum şimdilerde.
Ne düşünürsen onu hissedersin...
O hâlde; duygusal yaşantılarımızı belirleyen, yaşadığımız olaylar değil, olaylarla ilgili düşüncelerimizdir.
Bir şeyi kaybetmenin acısı yalnızca bir süre devam eder ancak kaybın anlamını kaybetmek yaşam boyu devam edecektir.
Acı, onu araştıran ve anlayan herkes için muhteşem bir bilgidir. Acı, yaşama ve yaşadıklarımıza verdiğimiz değeri gösterir. Bir terapi oturumunda ağlayan eşinin gözyaşlarına hiçbir anlam veremediğini söyleyen ve "Ben hiç ağlamadım," diye övünen birine, "Sizin için çok üzüldüm," demiştim. "Niye diye sorduğunda ise, " İnsanın yaşamında ağlayacak kadar değer verdiği hiçbir şeyin olmaması çok acı verici de ondan," dediğimi hatırlıyorum.
Reklam
Aşk ile sevgi arasındaki fark "Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var," ile "Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum," arasındaki fark gibidir. Aşk herkesin birbirine benzer biçimde hissettiği bir ihtiyaçtan doğar. Sevgi ise bir sanattır ve onu herkes farklı biçimde icra eder. Sevgi bir ihtiyacı içerse de ihtiyaçtan çok daha geniş bir yelpazeyi de içerir. Aşk, bir tutkuyu; sevgi ise bir şefkat ve sevecenlik halini simgeler. Aşk, insanın egosunu; sevgi ise ruhunu besler.
"Cinsiyetler arasındaki farka gönderme yapan her söylemin ayırımcılıkla damgalanma riskinin olduğu bir ortamda, kadın-erkek farkları üzerine yazmak cesaret ister. Nasıl yazacaksın?" diye soruyorsun. Unutma, ilk ve en büyük cesareti kadın ile erkeği farklı yaratarak Tanrı gösterdi. Yaratıcının yansıması olan sana ve bana ise bu farklılıkları anlamaya, kabullenmeye ve farklılıklarla birlikte uyumlu ve doyurucu biçimde yaşamaya çalışmak kaldı. Acaba Tanrı dünyayı yarattığından bu yana ne yapıyor? Niye mi merak ediyorum? Söyleyivereyim: Dünyayı yedi gün gibi kısa bir sürede yaratan bir güç, dünyayı oluşturduğundan bu yana geçen uzun zaman diliminde neyle meşgul, merak ediyorum da ondan. Ve ölümlü yanıtladı: "Unuttun galiba, Tanrı dünyayı yaratırken erkek ve kadını da yarattı. Yaratılıştan sonraki tüm zamanını da erkekle kadının birbirleriyle barış ve uyum içinde yaşamasını sağlamak için harcıyor. Bu hiç kolay bir iş değil!"
Seni seviyorum," diyen durup bekliyor çünkü, "Ben de seni seviyorum'u duymak istiyor. "Seni seviyorum, sen de beni sevdiğin müddetçe," biçiminde, eğer türünden, koşullu bir sezgi bu. Erkek kadına, "Seni dünyanın en güzel kadınına değişmem. Sharon Stone senin yanında hiç kalır. Tanrı senden güzelini yaratmadı," diyor. Kadın da erkeğe, "Sen tüm arzularımım gerçeklendiği yersin. Hiçbir erkek senin kadar hoş ve karizmatik değil," diyor. Bu insanlar ne diye başka erkek ve kadınlar işin içine sokuyor? Sharon Stone'dan ya da diğer karizmatik ve hoş insanlardan söz etmeden sevemez miyiz? Bu çünkü türünde bir sevgi. "Seni seviyorum çünkü çok güzelsin, çok karizmatik ve çok hoşsun, hatta Sharon'dan bile güzelsin," diye ifade edilen bir sevgi bu. Oysa olgunlaşmış aşk ya da sevgi karşılaştırma yapmadan, “çünkü”ler ve "eğerler" oluşturmadan sevebilmek anlamına geliyor.
Gördüğün gibi insanlar yalnızca kendilerinin veya aşklarının değil ihtiyaçlarının da sıradanlaşmasından korkabiliyorlar. Belki de sıradan ihtiyaçlar onlarda, sıradan insanları çağrıştırdığı için... Ne zaman öğreneceğiz kibirsiz ve sıradan yaşamayı?
148 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.