Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sen Değişirsen Her Şey Değişir

Başak Sayan

Sen Değişirsen Her Şey Değişir Gönderileri

Sen Değişirsen Her Şey Değişir kitaplarını, Sen Değişirsen Her Şey Değişir sözleri ve alıntılarını, Sen Değişirsen Her Şey Değişir yazarlarını, Sen Değişirsen Her Şey Değişir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı da böyledir.O’nu görmesen bile her şeyin içindedir.Her şey varoluşunu O’na borçludur.İşte en büyük hakikat budur.Ve sen…O’sun işte!
Edison ampulü bulmak için 9999 kere deney yapmış ve her seferinde sonuca ulaşamamış.Tam 10.000 kere denemek üzereyken yanındaki arkadaşı,'Yeniden başarısız olmaktan korkmuyor musun?'diye sormuş.O ise bakmış ve sadece,'Ben başarısız olmadım ki,sadece ampulü bulamamanın yollarını buldum.Demek ki asıl sonuca benden yakın kimse yok.
Reklam
Pek çok çocuk, hayallerinin gerçekleşeceğine katıksız bir şekilde inanır. Çünkü henüz toplumun yargılarıyla ve fikirleriyle zehirlenmemiştir. Yani insan çocukken ve ilk gençlik yıllarında daha bilge olur.
Hiçbir şey olmayacak olsa kaderin beni buraya sürüklemeyeceğini biliyordum.
Sanki sürekli aynı yerde takılan bir filmde oynuyor gibiydim. Karşımdaki oyuncular sürekli değişiyor ama senaryo bir türlü değişmiyordu. Hayatımda tekrar eden tuhaf döngülere bakarken burada görmem gereken ne var? Sorusu beynimde yankılanıyordu sürekli ama nasıl göreceğimi bilmiyordum. Ta ki ben değiştiğimde her şey değiştiğini anlayana kadar.
Hep söylediğim şeyi, arzu ettiğiniz bir şeyi tezahür ettirmek kolaydır. Zor olan ona odaklanacak zamanı ve sabrı göstermektir. Bunun başka bir yolu yok. Elinizde telefon satlerinizi boşa harcamak mı yoksa meditasyon ile günde 20 dakika kendinize ayırmak mı daha doğrusu? Üstelik istediğiniz şey gerçekleşecek.
Reklam
1- Meditasyonda kahve içmemek kesin şart mıdır? Evet, kahve beyin dalgalarını yükselttiği ve inmesını engellediği için içilmemelidir. Kahve içerek beyin dalgalarını alfa ve tetaya indiremezsiniz. Çok kahve içildiğinde gece uyku sorunları yaşanmasının nedeni de beyin dalgalarının düşmemesinden dolayıdır.
Çocuklarda görülen hastalıklara gelecek olursak ilk akla gelen soru bir çocuk negatif ne düşünüyor olabilir de böyle bir hastalık geliştirebilsin? Evet çocuklar hastalıkları zihinsel olarak kendileri yaratmazlar (Eğer bu hayata deneyimlemek üzere geldiği ders gereği değilse, zira her insan bir yaşam dersi için buradadır ve bize uygun görünmeyen her şeyin büyük planda bir nedeni vardır, bu nedenle tüm ölümler uygundur). Onlar annelerinin, babalarının bilinçlerini yansıtırlar. Üstelik bu doğduktan sonra yaşanan olaylarla ilgili değildir sadece. Anne karnına düştüğü andan itibaren annenin ve babanın yaşadıkları, duyguları, düşünceleri bebeği otomatik olarak etkiler. Bebek annenin yaşadığı bir travmayı kendi deneyimiymiş gibi alır ve kaydeder. Örneğin anne hamileliğinde hafif bir trafik kazası geçirse ve anneye fiziki olarak hiçbir şey olmasa bile çocuk annesinin yaşadığı bu travmayı sanki kendisi deneyimlemiş gibi kaydedecek ve ileride araba kullanma korkusundan tutun da belli döngülerde trafik kazası deneyimini kendine yaşatacak şartları yaratmaya kadar gidecektir. Annenin ya da , babanın yaşadığı suçluluk duygularını, pişmanlıkları, negatif duygu ve düşünceleri çocuk kendisininmiş gibi kaydedecek ve bu duygu ve düşüncelere uygun koşullar ve hastalıklar yaratacaktır. Bazen de çocuğun dünyaya gelme nedeni bir amaç doğrultusunda olur.
İroni şu ki, siz sahip olmadıklarınıza odaklanıp neden bende yok diye üzüldükçe onları elde edemezsiniz, siz sahip olduklarınıza odaklanıp şükrettikçe yaydığınız frekans size sahip olmadıklarınızı da getirir zamanla. Yokluk bolluğun zıttıdır ve aynı şeyin farklı dereceleridir sadece. Siz dikkatinizi yokluktan bolluğa çevirdiğinizde her şey değişecek yaşamınızda. Çift yarık deneyini bir daha okuyun ve gün boyu, "Hayatıma akan sonsuz bir bolluk var ve ben her şey için şükrediyorum," cümlesini geçirin.
Şu an hayatında olup biten her şeyin sebebi sensin! Her şey senin yaydığın frekansa uygun olduğu için yaşamında yer aldı. Eğer bir süredir işinde mutsuzsan sorunlar yaşaman kaçınılmaz. Korkuyor ama işi bırakamıyorsan bunu senin adına ilahi sistem yapar. O düşüncelerin frekansını seni işinden ayrılmanı sağlayacak olaylar dizisini yaratır hayatında. Çünkü senin asıl arzun içten içe işi bırakmaktır ama bazı para, aile ve benzeri sebeplerle ayrılmaya korkup harekete geçemediğinden bu arzunun yaydığı frekans buna uygun bir realite yaratır. Ve sen tüİ n bunlara bakıp "neden ben" deme, kendini kurban gibi hissetme. Dünya bir ayna. İçinde ne varsa onu yansıtır. Bugün hayatında olup biten bütün olaylara bu gözle bak. Daha önce seni üzen olayları düşün bir daha. Ve seni nereye taşıdıklarını fark et. Gün boyu aklından, "Olan her şeyin hayrıma olduğunu biliyorum," cümlesini geçir.
Reklam
Birine söylediğiniz her kötü sözü gün gelir duyuyor, yargılarsanız yargılanıyor, yalan söylerseniz size yalan söyleniyor, aldatırsanız aldatılıyorsunuz. Üç boyutlu bir dünya algımız olduğu için sonuçların ortaya çıkması zaman alıyor olsa da illa ki yaşıyorsunuz. Bugün yaptığınız tüm seçimlerde ve eylemlerde "Bunun sonucu ne olabilir?" diye sorun kendinize. Eğer aynı durumu yaşamak hoşunuLa gitmeyecek ve sizi üzecekse yapmayın onu. Unutmayın, ne yaparsanız aynısını yaşarsınız. Enerji asla kaybolmaz. Ne sizin enerjiniz, özünüz ne de yapmış olduğunuz eylemlerin enerjisi. Gün boyu, "Eylemlerimden sorumluyum, onları bilinçli bir şekilde seçerek geleceğimi yaratırım," cümlesini geçirin zihninizden.
Bu nedenle siz bir düşünce üzerinde belli bir süre odaklanmayı başarabilirseniz o sizin realitenizde yer alır. Bunun aksi mümkün değildir. Günlük hayatımızda farkında olmadan bunu yaparken çoğunlukla negatif düşünce kalıplarıyla yaşadığımız için onları deneyimliyoruz. "Korktuğun başına gelir", "Kırk kere söyleme olur" gibi sözler bu gerçeği anlatmak için söylenmiştir. Olumlu bir şey düşünmeye çalışsak ya da istediğimiz bir şey üzerinde hayal kurmaya kalksak anında bilinçaltı zihinde bulunan programlar yani inançlar nedeniyle egomuz bize; yapamazsın, olmaz, şu nedenle olmaz, bu nedenle olmaz demeye ve daha önce duyduğu, deneyimlediği ya da şahit olduğu anılar arasından kanıtlar sunmaya çalışır.
İçimizde ne varsa dışımızda da o olur. Her ne yaşıyorsak bunun kodlanmış bilgisi bilinçaltımızda kayıtlı. Geçmişten gelebileceği gibi, anne babalarımızdan, onların anne babalarından, yani tüm atalarımızdan bize DNA aracılığıyla aktarılmış inançlar yani bilgiler olduğu gibi kolektif bilinçaltı denilen insanlığın ortak bilincinden de aktarılan sayısız inanç vardır. Ve tüm bunlar bizim hayatımızı oluşturur. Bunları düşündüğümüzün farkında bile değilizdir. Varlıklarını duygular olarak hissederiz.
İnsan kendisini tanımladığı bedeninden, sahip olduğu tüm sıfatlardan, nesnelerden, eşyalardan, mesleğinden, ırkından, dilinden, dininden, oynadığı rollerden, düşüncelerinden, duygularından sıyrıldığında geride tek bir şey kalır: Tüm olanı biteni izleyen ve tanık olan varlık. Var olan en büyük hakikat budur. Peygamberlerin, ermişlerin, aydınlanmış üstatların hepsinin işaret ettiği, anlatmaya çalıştığı şey budur.
Kendinize şu soruyu sorun şimdi. Kendinizi tanımladığınız tüm bu şeyler; beden, nesneler, eşyalar, sıfatlar, roller, fiziki görünüşler, duygular ve düşünceler, dinler, ırklar, milliyetler, sosyal sınıflar olmadığında siz kimsiniz?
1.039 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.