Hürmet edilecek ne yaşım vardı ki benim!
Tam kırk dört yıl o odadan bu odaya gezmiştim bazen günlerce , her yara aldığımda.Sonra yaralarını sarıp tekrar sokağa salmıştım içimdeki çocuğu.
“Yalnızlık tüm dünyayı sarmalayan,kimsenin görmediği ozon tabakasının yüzde birini oluşturan su olmasına rağmen,en çok o yağardı insanların üzerine.Gökten yalnızlık yağıyordu ve bundan kimsenin haberi yoktu.”
•”Şimdi kendi yalnızlığım ile karşılıklı kahve içip başka hayatları öğrenmek için, başka hayatlara dalabilmek için kitaplara sığınıyordum.Kağıttan gemimi kendi sığ sularımda yüzdürüyordum.”
Kadını sevmeye bir ömür yetiremeyen erkekler de vardı. Bir kadına bir ömrü fazla gören de... Kadınlara ise sadece doğru bir erkeğe denk gelmek için dua etmek kalıyordu...
Hayatı ellerinde tutamayan insanların , hayatı yaşıyormuş gibi görünen insanları izleyip onlara öykünmesi.Görmemiz gerek fakat göremediğimiz bunca şey varken hayatta…Oysa biz bakmak ile görmeyi karıştırmıştık bunca zaman.
Güneş tepelerin ardından yavaş yavaş yükseliyordu. Odanın içindeki renk cümbüşü siyahtan mora, morgdan turuncuya, turuncudan sarıya sarıdan beyaza doğru yavaş yavaş değişiyordu.
🌿•”Hava gözleri kadar pusluydu.
Yalnızlığını gözyaşları ile örttü.
Bir vebaydı yalnızlık ve bulaşıcıydı maalesef.
Kimse onun gibi vebalı biri ile arkadaş olmak istemiyordu.