Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

20. Yüzyıl Aşık Portreleri

Senden Gayrı Aşık mı Yoktur

Ulaş Özdemir

Senden Gayrı Aşık mı Yoktur Sözleri ve Alıntıları

Senden Gayrı Aşık mı Yoktur sözleri ve alıntılarını, Senden Gayrı Aşık mı Yoktur kitap alıntılarını, Senden Gayrı Aşık mı Yoktur en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mahzuni'yle nasıl tanışmıştınız? Mahzuni'yle tanışmamız çok uzun yıllara dayanır. Aşağı yukarı benden sonra gündeme geldi Mahzuni. Ankara'da tanıştık. Benim gezdiğim yerler ayrıydı, onun gezdiği yerler ayrı. O gezdiği yerlere göre yürüdü, ben gezdiğim yerlere göre. Aynı duygunun iki kardeşiyiz biz onunla. Ama o yolunu başka yöne çevirdi, benim yönüm başka. Ama en sonunda kardeşlik duygusu birleşti, bir araya geldik. Sizin demek istediğiniz, "Onun yolu yanlış, benimki doğru," gibi bir şey değil. Değil, öyle değil. Görüş olarak farklı. Ayrımcılık, sen şusun ben bu gibi şeyler yok. İkimizi alırsak bir noktaya, her ikimiz de insanlık için, cehalete karşı mücadele ediyoruz. Ben fazla kelime bilemem. Bilmem azdan çok anlar mısınız? Anlarsınız herhalde. İşte böyle. Her kim olursa olsun, beyni özel bir yere saplanıp kalmayan tabii, hepisi insanlık içindir. Bir kelime üretiyorsak, insanlık için.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Neşet Baba ile bağlama üzerine
Elektro sazlarınız tam elektro saz değil galiba. Normal sazla elektro arası sanki... Mümkün olduğu kadar boş sazın sesine yakın. Tabii ne de olsa elektro, kulak alışıyor. Eski bağlamalarınızda da bu kadar perde var mıydı? Ben baştan beri çok perdeli kullanıyorum. Sazın göğsüne kadar ilave perdeleri kamıştan yapıştırırdım o zamanlar. Yani daha çok perdeli kullanırdım eskiden. Duygusal çaldığım için neresi geliyorsa oraya basmam gerekiyordu benim. Belli bir perdem yoktur benim. Bir çaldığımı bir daha çalsam aynı çalamam, o andaki duygum değişmiş olduğu içindir. Perdeler yetmiyor yani sizin duygularınızı anlatmaya. Ne kadar çok olsa o kadar iyi yani... Ne kadar çok olsa o kadar rahat oluyorum. Babanızın perdeleri daha farklıydı, değil mi? Babam rahmetlik, on iki perdelik çalardı. Eski adamlar tabii. Zaman bu kadar hızlı değildi eskiden. Mesela Aşık Veyselimiz üç beş perdeden tutup çaldı, ama Veyselimizin perdesini geliştirenler bugün neler neler yapıyor aynı bağlama üzerinde. Gelişiyor tabii zaman, olduğu yerde kalmıyor.
Sayfa 113Kitabı okudu
Kişi ateşini bile götürür Cehennemde ateş olmaz nar olmaz Pir Sultan Abdal
Sayfa 198Kitabı okudu
Ancak kendi çağımda sazımı ve sesimi benzetmek istediğim tek ozan rahmetli Âşık Davut Sulari dededir. Ben hep o insandan esin almışımdır. Gerek rahmetli Aşık Veysel gerekse Davut Sulari, Mahzunilik binasının iki büyük temel duvarıdır. Her ikisi de sağlığında büyük teveccüh göstererek, beni "devrin Pir Sultan'ı" gözlemiyle tanımlamışlardır.
Mahzuni Şerif
O yıllarda Cem Karaca'nın, Selda'nın, Edip Akbayram'ın yorumladığı pek çok türkünüz vardı. Onlarla ilişkiniz nasıldı? O yıllarda Cem Karaca, Edip Akbayram ve Selda Bağcan benimle çok sıkı arkadaştılar. Cem Karaca rahmetli Turgut Özal tarafından Türkiye'ye getirildiğinde benimle arası bozuldu. Daha doğrusu ben kendisine kırıldım, aramadım. Aramadım çünkü ben Münih'e kadar yanına gittim, ülkeye dönmesi için çok yalvardım, hatta Toto teyzeyle birlikte ağladık. Ama Cem'i ikna edemedik. Ne var ki ne ben ne de öz annesi Toto hanım, Cem Karaca'nın gözünde kendisine torpil yapan Turgut Özal kadar yakın olamadık. Yine de Cem Karaca'ya hasret çektiğimi, kendisini çok özlediğimi söyleyebilirim. Edip ve Selda'yla sık sık buluşmaktayız ve birbirimizi çok severiz.
Reklam
Bütün insanlık adına Amerika katil katil Kanun yapar kendi teper Amerika katil katil Vietnam'ın suçu nedir Hür yaşamak ayıp mıdır Atom patlat ister kudur Amerika katil katil Mahzuni Şerif uyuma Gün geldi çattı akşama Bizden selam söyle Vietnam'a Amerika katil katil
Yugoslavya'da trafik suçundan hapse düşmüşsünüz. İçerde yatarken Türkiye'den sadece Yaşar Kemal'den hediye bir kitap gelmiş. Daha önce tanışıyor muydunuz Yaşar Kemal'le? İnce Memed miydi neydi, bir kitabı geldi bana. Sadece şunu hatırlıyorum, "Bozkırın tezenesine geçmiş olsun," yazıyordu kitabın içinde. Bana hapishanedeyken gelen tek şey oydu. Ne mektup, ne telefon geldi. Hiç tanışmadık Yaşar Kemal'le. Hiç karşılaşmadık. Bir elini öpmek istiyo rum Yaşar Kemal'in. Ama nerede, ne zaman nasip olur?
Sayfa 119Kitabı okudu
Edip Akbayram anlatıyor
Batı'da pek çok toplumun müzik dehası, Mozart'ı, Bach'ı vardır. Benim toplumumun da Mozart'ı, Neşet Ertaş ve Mahzuni Şerif'tir.
Mahsuni Şerif :)
-Cem Karaca'nın yorumladığı "Oy Babo" türküsünün bir dizesinde, "Muhtar anamı kaçırdı," diyordunuz. Onun bir hikayesi var mı? -Babam rahmetli anamı kaçırdığında muhtarmış.
Reklam
20. yüzyıl ozanları arasında belki de en ilginç portrelerden birine sahip Aşık Davut Sulari'yi burada ne kadar anlatsak eksik kalır. Yüzyılın en güçlü ozanlarından biri olan Sulari yaşamı, üslubu, eserlerindeki renkliliği ve sayısız özelliğiyle başlı başına bir fenomen sayılabilir. Atı "Leyla"nın sırtında Anadolu'nun dört bir yanını ve çevre ülkeleri gezen Sulari, kadim ozanlık geleneğini 20. yüzyılda "eski" yöntemlerle sürdüren ilginç bir kişilikti. Sazı ve sözü hem kadim hem de çağın yenisiydi. Sulari âşıklık geleneği içinde başlı başına bir sentezdi.
Edip Akbayram anlatıyor:
İzmir Fuarı'ndaki son günümüzde dediler ki, "Aman bugün son gününüz. Ağzınızdan çıkacak kelimelere dikkat edin. Sizi şubeye alacaklar." Tabii bu duyumları Mahzuni babaya söyledim. Baba sahneye çıkınca Allah ne verdiyse konuşuyor. "Tamam dost, dikkat ederim," dedi. Sahneye çıktı, "Dumanlı dumanlı oy bizim ellerin ilk dörtlüğünü söyledikten sonra, 'gidecek bu baştaki itoğlu itleri,'" diye bağırdı. Ortalık karıştı tabii. Gözümü bir açtım ki Bornova dolaylarında bir arabayla üniversiteli gençler bizi götürüyorlar.
Neşet Baba anlatıyor
Ozanların zinciri birbirine bağlıdır. Gelmiş geçmiş hepimiz birbirimize bağlıyız. Hepimiz insanlık için varız. Kerem ölüp gitmişse bir sözü var onun. Karacaoğlan'ın, Pir Sultan'ın bir sözü var. Bunlar öldü diye hep öyle gidecek değil. Ben de gelmişim, babam, öteki de gelmiş. Herkes kendi geldiğini kendi söylerse... Öteki o kadar şiir yazmış. Onların öylece ölüp gitmesi mi lazım? Ha ben kendi sözümü söylemişim, ha Pir Sultan'ın sözünü söylemişim, ha Karacaoğlan'ın sözünü söylemişim. Hiç değişen bir şey yok. Öz aynı. Sadece yüz değişiyor. Ama ne var ki burada, insan kendi zamanına göre gördüklerini kendisi yazma, söyleme ihtiyacı hissediyor. Bana sorarsanız böyle. O zamanını görmüş, zamanına göre söylemiş, ben de zamanımı görmüşüm, zamanıma göre söylemişim, ama bu zamana uyarlanan bir sözü varsa öteki ozanın, Pir Sultan'ın, Karacoğlan'ın hazırda, ha o söylemiş, ha ben söylemişim. Dikkat edi yorsanız, hiçbir türkümün içinde adım, soyadım yok benim. Babam da aynıdır. Babam hiçbir türküsüne sahip çıkmamıştır. Kendi söylediğine bile sahip çıkmamıştır. Benim dememiştir. O kadar röportajları var. İzliyorum, hiçbirinin içinde şunu da ben söyledim dememiştir. Sadece bana özel bir türkü söylemişti. Bir onu inkâr edemedi.
Sayfa 116Kitabı okudu
Muhlis Akarsu hemen her yıl Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan Abdal gibi Alevi velileri adına düzenlenen kültür etkinliklerine katıldı. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenliği'ne katılmak için karısıyla birlikte geldiği Madimak Oteli'nde katledildi. Madimak Oteli'nde yitirdiğimiz diğer ozanlar gibi söyleyeceğini çoktan dile getirmişti Akarsu: Açığım yok kapalım yok dünyada Ne ise ahvalim görsünler beni Hiç kimseye vebalim yok dünyada İster sevip ister dövsünler beni (...) Akarsu'yum boşa güldükten sonra Azrail yok imiş öldükten sonra Gönül tahtın harap olduktan sonra Boş kuru hasıra sarsınlar beni
Sayfa 189Kitabı okudu
Şahturna
Aşık Veysel'le aranız nasıldı? "Hacca gitti Süleyman'ın babası / Yerde sürünüyor kirli abası/ Harman savuruyor yoktur yabası/Tarlasını, öküzünü satar gider hacılar" şiirimi veya sistemi eleştirdiğim şiirlerimi söylediğim bir konserden sonra, Âşık Veysel bana, "Bizim gözümüz görmüyor, böyle şeylerle uğraşmayalım Şahturna. Bak, ben ayda beş yüz lira maaşımı alıyorum. Sen de maaşını al. N'apacaksın, vur patlasın çal oynasın. Bir gün zalimin taşına gidersin, gözlerin görmüyor," dedi. Ben de, "Veysel usta, zalim zalimliğini devam ettirirse, göreni de görmeyeni de taşlar," dedim. Ben hiçbir zaman göz istemedim. Babamın göz istediği yıllarda ben saz istiyordum. Onurla, gururla, feodal bir köyde başkaldıran bir kadınım ben.
Sayfa 180Kitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.