Şiir kaburgalarımı saran demir bir külçe gibi.
Şiir dişlerimi sıktığım zaman duyduğum gıcırtı.
Şiirin bedelini ödemekten yoruldum. Şiirin acısını çekmekten yoruldum.
Hayırlı ve hakiki bir hayat sürdüğüme dair bir "iç huzuruna" hiçbir zaman ulaşamadım. Ne insanların arasında buldum huzuru, ne de insanların uzağında... Ne sükûnete ulaşabildim, ne yoğunluğa.
Âvare olmak istiyorum.
Âzade olmak istiyorum.
Bir şey istememek istiyorum.
Bu çemberin dışına çıkmak istiyorum.
Bu bekleyişten, bu umuştan,
bu kederlenişten,
bu kaygılanıştan
kurtulmak istiyorum.
"Acaba peşinde olduğumuz şey, sadece bilgi mi, hikmet mi, düşünce mi; yoksa işin içinde kitabın nesnesine yönelmiş bir "koleksiyonculuk" hastalığı da mı var?"