Şerhler, İslâm ilim ve eğitim tarihinde hem vazgeçilemeyen kaynaklar olmuş hem de eleştirilerden uzak kalamamıştır. İlimlerin teşekkülünün ardından kurucu metinler telif edilmiş, ulemânın bu metinleri daha anlaşılır kılma çabası ve isteği şerh yazıcılığını doğurmuştur. Telif geleneğindeki yerini almasının ardından hadis şerh yazıcılığı, oldukça zengin bir literatürün teşekkülünü sağlamıştır.
Çoğunlukla içerik analizine dayalı araştırmalar ile hadis şerhçiliğinin genel özellikleri belirlenmiş ve eserlere dair kritikler yapılmıştır. Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek başlıklı eserinde ise muhtevadan ziyade farklı bir bakış açısı arayışının sonucu olarak hadis şerhlerinin telifi ile başlayan serüvenlerini mercek altına almayı hedefliyor.
Literatür ve içerik bilgisinden ziyade, telif edilen şerhlerin hikâyeleri üzerinde duran Engin, öncelikle hadis şerh yazıcılığına kaynaklık eden ana metinleri masaya yatırmış ve sonrasında ulemâ sınıfı içinde şârih kimliklerini analiz etmiştir. Müellif/eser ilişkisinin izlerini sürmek adına şârihin biyografisi yani yetiştiği çevre, aldığı eğitim ve hocalarının şerhe (esere) etkilerinin tespiti çalışmada odaklanılan konulardan yalnızca biridir.