İslâm, gözü bir bilgi kaynağı haline getirmiş, Hz. Peygamber de "nakledilen bir olay, gözle görülen bir olay değerinde değildir. " sözüyle gözle görmenin üstünlüğüne işaret etmiştir. Buradan hareketle klasik dönem fakihleri, "Şahit, öncelikle gördüğü için bilendir" şeklinde bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Görmenin bir bilgi kaynağı olarak üstünlüğüne yönelik bu anlayış, Yunanca külliyatın çevrilmesi ile birlikte tip veya astronomi gibi yeni bilimsel disiplinler içinde de gelişme imkânı bulabilmiştir.