Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeriat ve Kadın

İlhan Arsel

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Türk işgallerine gelince; kadının durumunun kötüye gidişinde Türkleri sorumlu tutmak kadar tarihi gerçeklere aykırı bir şey olamaz. Çünkü eski Türkler kadar kadına saygılı pek az millet bulunduğu ve İslama girmekle Türklerin bu güzel geleneklerden uzaklaştıkları tarihi verilerle ortadadır.
Sayfa 46 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
Gazali "Evliliğin yararları" başlığı altında yazarken şöyle der: "Evlenmekteki dördüncü fayda, evi süpürmek, kapları temizlemek, yatak sermek, yemek pişirmek gibi ev işlerinden kurtulmaktır. İnsanoğlu'nun şehvet hissi olmasa da ev işleri ile uğraşması çok zordur. Çünkü bu gibi işler zamanın çoğunu alır. İlim, amel ve benzeri işlerine mani olur. İyi bir kadın, erkeğin şehevi hissini tatmin ve ev işlerini tedvir etmekle, onu (yani kocasını) huzur içinde hem diğer işlerini, hem de Allah'a karşı kulluk ve ibadetini yapabilmesini temin eder."
Sayfa 153 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
Reklam
Bir zamanlar erkeğin yanında, ona eş durumda ve saygınlığa sahip ve hükümet etmeye layık kılınan Türk kadınının, Atatürk devrimlerine rağmen, bugün yine şeriatçının pençesine düşmüş olarak bu hazin duruma itilmişliği, muhakkak ki utanç vericidir.
Sayfa 17 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
Kur'anda geçen "insanlar" ya da "insanoğlu" gibi sözcükler ya da "size" şeklinde kullanılan hitap tarzı, çoğu kez erkek cinsini karşılayacak ve kapsayacak niteliktedir.
Sayfa 151 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
Kadını küçülten ve erkeğin sömürüsüne terk eden bu düzeni eleştirmek,yermek ve değiştirmek gereğini hiçbir zaman aklımızdan geçirmemişizdir.Kadını ezik ve haysiyet dışı kerteye indiren şeriata karşı baş kaldırmak ve savaşmak gibi asil bir davranışa asla özenmemişizdir.Yapabildiğimiz tek şey İslamın özünün kadının haklarına saygılı olduğunu ve kadının durumundaki kötülüğün İslamın yanlış uygulanmasından doğduğunu öne sürmek olmuştur.
Oysa ki "Cahiliye" dedikleri dönemde kadın, uğursuz sayılmak şöyle dursun fakat aksine "ilah" mertebesine layık kılınmıştı; hem de öylesine ki Muhammed'in mensup bulunduğu kabile dahil, birçok kabile kendi ilahlarının (örneğin Lât, Uzzâ, Menât vs. gibi) Tanrı'nın kızları olduğuna ve meleklerin dahi dişilerden yaratıldığına inanırlardı. Kur'an'da bunun böyle olduğu açıklanmıştır. (Örneğin Sâffât Suresi, ayet 149-150; İsrâ Suresi, ayet 40; Necm Suresi, ayet 19-20).
Sayfa 96 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
Reklam
13. yüzyılda Türk beldelerini dolaşan Marco Polo, Amu Derya Nehri'nin yukarılarında kuzeydoğuya yayılan ve "Büyük Türkiye" diye tanımlar olduğu yerleri ziyaret ederken Türk hükümdarlarının kızlarından söz eder ve şöyle der: "(Prenses) öylesine güçlü ki tüm ülkede onunla başa çıkacak erkek bulmak güç. Çünkü kim çıkarsa hepsini alt etmektedir. Babası kendisini evlendirmek istediği halde o buna razı olmamakta ve (kendi beğendiği birini bulana kadar) hiç kimse ile evlenmek niyetinde olmadığını açığa vurmaktadır. Bundan dolayıdır ki, babası ona yazılı olarak, dilediği erkekle evlenebileceğine dair söz vermiştir. Bunun üzerinedir ki prenses, ülkenin dört bir yanına haber salarak genç delikanlıları, kendisiyle güç denemesine çağırmış ve kendisiyle başa çıkacak birini bulduğu zaman onunla evleneceğini açıklamıştır."
Sayfa 57 - Kaynak Yayınları, 15.Basım, Ekim 1997Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.