Yazardan okuduğum ikinci kitap. Kişisel Bir Sorun kitabı akıcı ilerlerken bu kitap çok yavaş ilerliyor ve insan eline almak istemiyor.
Baş kahramanın kendiyle, kardeşiyle, eşiyle hatta varolmak ile ilgili sorunlarını olaylar bazında ortaya koyuyor. Kardeşi ile görünmez bir yarışı, ailesinden utancı ve 1860 yılında yaşanmış Ayaklanma izlerinin hala olduğu bir köyde kendini bulma geçmişi ile yüzleşme kitabı. Kitabı kapattıktan sonra metaforları ve 1860 Ayaklanması'nı araştırmasak eksik bir okuma kalır. Ama illa okuyun diyebileceğim bir kitap olmadı :)
Sessiz ÇığlıkKenzaburo Oe · Can Yayınları · 202258 okunma
Ying acı çektiğinde yang toparlanır, yang acı çektiğinde ying canlanır. Cennet ve yeryüzü döngü içerisindedir, gidip de dönmeyen olmaz. İnsan, tüm ruhların zirvesindedir. Adabına uygun hükmedilmeyip de halk acı çektiğinde değişim kaçınılmaz olur.
Yine aşk nefret ilişkisi yaşadığım bir kitap oldu. Karakterler gerçekten çok ilgi çekiciydi ama olaylar yine mide bulandırıcıydı. Sanırım Japon yazarların genel bir tarzı bu.
Ana karakterler Mitsu ve Takashi iki erkek kardeş. Birbirlerinden pek haz etmemelerine rağmen bir şekilde çocukluklarını geçirdikleri köylerine dönüp beraber yaşamaya başlıyorlar. Aile geçmişleri de ölüm ve şiddetle dolu. Onlara da yansıyan bir yanı var bunun. Takashi'ye şiddet açlığı, kendini cezalandırma olarak yansıyor. Mitsu'ya ise şiddetten tiksinme ve alabildiğince kaçma hali olarak yansıyor.
Kitapta sürekli dönen bir intihar imgesi var. Bu konuda hassas olanlar okumamalı. Beni de çok rahatsız eden bir ayrıntı oldu bu. Kitap bir intihar ile başlayıp başka bir intihar ile bitiyor.
Kitap boyunca devam eden aile geçmişi araştırmaları da hem güzel bir ayrıntı katıp hem de öyküyü karmaşıklaştırmış gibi geldi.
Genel puanım 7/10 diyebilirim. Kitap beni bile tiksindiriyorsa yazar çok etkili yazmış demektir.
Sessiz ÇığlıkKenzaburo Oe · Can Yayınları · 202258 okunma
Dahası, insan hakları diye adlandırılan şey iki türlüdür. İngiltere-Fransa’nın insan hakları, bu hakları esas haline döndürmeyi amaçlar zira aşağıdan gelen bir ilerlemeyle kazanılmıştır. Bir de lütuf sayılması gereken insan hakları vardır. Yukarıdan lütuf olarak verilmiştir. Esas haline döndürmeyi amaçlayan insan hakkı aşağıdan ilerleyerek alındığından, bunun ölçüsü kazanımlarla belirlenir. Lütfedilen insan hakları ise yukarıdan verildiğinden, ölçüsü kazanımlarla belirlenmez. Eğer lütfedilen haklar, hemen esasına döndürülen insan hakları diye adlandırılmaya kalkılırsa mantıksızlıktan başka bir şey olmaz.
Devasa, karşı konulması güç çılgınlıkların tetikleyici gücü ruhumuzun derinliklerinde yatar ve bu tesadüfen mazoşizm diyebileceğimiz çarpılmayı harekete geçirir yalnızca.
Sessiz Çığlık
Ne zaman Japon bir yazarın eserini okusam, genel olarak Japon yazarların hayata bakışlarının ve onu kaleme alırken aktardıkları ayrıntıların dünyanın geri kalanından farklı olduğunu düşünüyorum. Kenzaburo Oe’nun “Sessiz Çığlık” kitabında da böyle oldu. 1994 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış olan yazar II. Dünya Savaşı Japonya bombalamalarından kurtulan bir çocuktu. Oe, Doğu ve Batı edebî geleneklerinin unsurlarını ve mecazlarını ustaca harmanladı. Ancak, zihinsel engelli bir oğul yetiştirme deneyimi onun kaleminde bir dönüşüme neden oldu. Sessiz Çığlık, doğrusal olmayan zor bir çalışma. Kişisel kimlik, kendini tanıma ve gerçeğin tamamını ilişkilendirme yeteneği üzerine yoğunlaşan eserden işte bir alıntı: “Bütün gördüklerimiz ve nasıl göründüğümüz, rüya içinde bir rüyadan ibaret.” (s.92)
Sessiz ÇığlıkKenzaburo Oe · Can Yayınları · 202258 okunma