Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mantığın Ötesini Bilmek

Sezgi

Osho

Sezgi Gönderileri

Sezgi kitaplarını, Sezgi sözleri ve alıntılarını, Sezgi yazarlarını, Sezgi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Erkek peşine düşer. İkna eder. Aşk mektupları yazar, hediye yollar. Elinden gelen her şeyi yapar. Ancak cinselliğini tatmin ettikten sonra ilgilenmemeye başlar." "Bütün o romantizm ve aşk, doğanın seksi gizlemek için ortaya koyduğu bir sis perdesiydi. Özünde çirkin olan bir şeye güzel bir paket yapılmıştı."
Ben sana bir hedef vermeyeceğim. Sana ancak bir yön verebilirim. Uyanık, hayatla ve bilinmeyenle çarpan, her zaman şaşırtıcı ve tahmin edilemez. Ben sana bir harita vermeyeceğim. Sana ancak keşfetme heyecanını verebilirim.
Reklam
Yön, canlı bir şeydir, anlık bir şey. Gelecekten hiçbir şey bilmez. Geçmişi bilmez. Ancak burada ve şimdi, bir kalp gibi çarpar, bir nabız gibi atar; ve bu çarpma anında bir sonraki an yaratılır. Senin verdiğin bir karar üzerine değil. Sadece bu anı yaşadığın, bir bütün olarak yaşadığın bu anı bir bütün olarak sevdiğin için, bu bütünlük içinden bir sonraki an doğar. Onun bir yönü olacaktır. O yön, senin tarafından verilmemiştir. Senin tarafından empoze edilmemiştir. Kendiliğinden olur.
Sen mi hedefini belirliyorsun, hedefin mi seni?
Sen bir hedef belirlediğin zaman, aslında geçmiş karar veriyor. Geçmişin deneyimleri, geçmişin bilgileri karar veriyor. Geleceği öldürüyorsun. Sonra bir hedef belirlenince, geleceğin artık gelecek olmaktan çıkar. Çünkü artık sonsuz olasılığa sahip değildir. Artık sen birçok alternatif arasından birini seçmişsindir. Bu, geleceği kaybetmenin yollarından biridir. Bir hedef üzerinde karar kılarak insan geleceği kaybeder. O zaman ölür. Bir makine gibi işlemeye başlar.
Hedef ve Yön arasındaki ayrım..
Bir hedef, sınırları çizilmiş, şekli belli bir şeydir. Yön ise, sezgiseldir. Hedef, yani varılacak nokta, senin dışında olan bir şeydir. Tıpkı bir nesne gibi. Yön ise, bir iç duygudur. Bir nesne değil, sadece senin nesnelliğindir. Yönü hissedebilir ama onu bilemezsin. Hedefi bilir ama onu hissedemezsin. Hedef, zihin tarafından tayin edilir. Yön ise, yaşayarak hak edilir. Hedef, mantıklıdır. Biri doktor olmak ister, mühendis olmak ister, bilim adamı ya da politikacı olmak ister. Biri zengin olmak ister. Ünlü olmak ister. Bunlar hedeflerdir. Yön? O anı derin bir güven içinde yaşadığın zaman, hayatın karar verdiği şey olur. Bu anı bütün olarak yaşarsan, bu bütünlükten bir yenilik doğar. Bu bütünlükte geçmiş kaybolur ve gelecek şekillenmeye başlar. Bu şekil, senin tarafından verilmez. Bu şekil, senin tarafından kazanılmıştır.
Bilinemeyen'e Tutun!
Bütün büyük değerler; güzellik, sevgi, Tanrı, dua; önemli olan her şey, hayatı yaşanır kılan her şey, üçüncü kategori olan bilinemeyene aittir. Bilinemeyen, Tanrının bir başka ismidir. Gizemli ve mucizevinin bir başka adıdır. Onsuz kalbinde bir merak uyanamaz. Ve meraksız bir kalp, bir kalp değildir. İçinde hayret olmadığı zamanlar, çok değerli bir şey kaybediyorsun. O zaman, gözlerin tozla doludur. Berraklığını yitirirler. O zaman kuş ötmeye devam eder ama sen etkilenmezsin. Kalbin heyecanlanmaz çünkü açıklamasını biliyorsundur. Ağaçlar yeşildir. Ancak yeşillik seni bir dansçıya, bir şarkıcıya dönüştürmez. Varlığında bir şiiri tetiklemez. Çünkü açıklamasını biliyorsundur. Ağaçları yeşil yapan klorofildir. O yüzden ortada şiir kalmaz. Açıklama orada olduğu zaman, şiir kaybolur. Bütün açıklamalar birer araçtır, amaç değil. Eğer bilinemeyene güvenmiyorsan, bir gülün güzel olduğunu nasıl söylersin? Güzellik nerede? Gülün kimyasal bir parçası değil. Gülü istediğin kadar analiz et, içinde bir güzellik bulamazsın. Eğer bilinemeyene inanmıyorsan, bir insana otopsi yapabilirsin ama ruh bulamazsın. Tanrıyı arayabilirsin ve onu hiçbir yerde bulamazsın. Çünkü o her yerdedir. Zihin onu ıskalayacaktır. Çünkü zihin, onun bir nesne olmasını ister ve Tanrı bir nesne değildir. Tanrı bir titreyiştir. Eğer varoluşun sessiz sesi ile uyum içindeysen, tek elin alkışıyla uyum içindeysen, o zaman Hintli mistiklerin, ana hat dediği şey ile uyum içindesin. Varlığın müziğiyle. Eğer gizemlerle uyum içindeysen, o zaman Tanrının varolduğunu bilirsin. Hepsi bu! O zaman Tanrı, varoluşla aynı anlama gelir.
Reklam
İkilemi görüyor musun? Zihin önce "her şeyi bil" diyor. Ve her şeyi bildikten sonra, zihin dönüp; "hayatın bir anlamı yok" diyor. Anlamı sen yok ettin ve şimdi anlam için aranıyorsun. Zihin, anlamın yıkımıdır çünkü her şeyin bilinmesinde ısrar eder. Üçüncü kategori olan bilinemeyene izin veremez. Bilinemeyen, sonsuza dek bilinemez kalacaktır. Ve o bilinemeyen, hayatın anlamıdır.
Zihin, mükemmellik saplantısına sahiptir. Hiçbir şey bilinmeyen olarak kalamaz. Hiçbir şey bilinmeyen ve gizemli olarak kalamaz. Köküyle, sapıyla, her şeyiyle anlaşılmalıdır. Zihin her şeyi bilmediği sürece korkar. Çünkü bilgi güç verir. Eğer gizemli bir şey varsa, hemen korkarsın. Çünkü gizemli şeyler kontrol edilemez. O gizemli şeyin içinde neyin gizli olduğunu kim bilebilir? Belki düşman! Belki tehlike! Belki güvensizlik! Kim bilir sana neler yapar. O, bir şey yapmadan önce anlaşılmak zorundadır. Her şeyiyle bilinmelidir. Hiçbir şey gizemli olarak kalamaz. Ama o zaman bütün şiirsellik kayboluyor. Bütün sevgi, bütün gizem, bütün harikalık kayboluyor. Ruh yok oluyor. Şarkı yok oluyor. Coşku yok oluyor. Her şey bilindiği için hiçbir şeyin değeri kalmıyor. Her şey biliniyor. Hiçbir şeyin değeri yok.
İsa, "Bir insan, ruhunu kaybettikten sonra bütün dünyayı fethetse ne olur" der.
Bizim için başarı nedir? Başarı mutluluk değil, ego övgüsüdür. İnsanların senin başarılı olduğunu söylemesidir. Her şeyini kaybetmiş olabilirsin. Ruhunu kaybetmiş olabilirsin. Neşeye neden olan o masumiyeti kaybetmiş olabilirsin. Seni ilahi noktaya yaklaştıran o huzuru, sessizliği ve dinginliği kaybetmiş olabilirsin. Hepsini kaybedip, bir deli olmuşsundur. Ama dünya senin başarılı olduğunu söyleyecektir.
Reklam
Ne zaman bir ikileme düşsen ve bir çıkış yolu bulamazsan, düşünme. Sadece derin bir düşünmeme halinde bulun ve iç rehberinin sana yol göstermesine izin ver. En başta korkacak, güven duymayacaksın. Ama bir süre sonra, her zaman doğru sonuca ulaşınca, her zaman doğru kapıyı açınca, cesaretini toplayacak ve güvenmeye başlayacaksın.
Bir usta aracılığıyla gerçeğe ulaşamazsın. Bir usta aracılığıyla ancak iç guruna ulaşabilirsin, ancak ondan sonra bu iç guru seni gerçeğe götürebilir. Dış usta sadece bir temsilci, bir yedektir. Onun bir iç rehberi vardır ve senin iç rehberini de hissedebilir. Çünkü onlar aynı dalga boyunda varolurlar. Aynı boyutta, aynı dalga boyundadırlar. Eğer ben, sana gerçekten rehberlik edeceksem, benim rehberliğim seni kendi iç rehberine götürmek olacaktır.
Hayat kalptedir. Hayat sadece kalp üzerinden gelişir. Sevgi, hayat ve tanrısallık, sadece kalbin toprağında yeşerir. Bütün güzellikler, bütün gerçek değerler, anlamı önemi olan her şey, kalpten ortaya çıkar. Kalp senin merkezindir. Kafa ise çevren. Kafada yaşamak, merkezdeki hazinelerin ve güzelliklerin bilincinde olmadan, sürekli çeperde yaşamaktır. Bu çeper üzerinde yaşamak aptallıktır.
Kalbin zekası, hayatında bir şiir yaratır. Adımlarına ritim katar. Hayatını bir keyfe, bir kutlamaya, bir şenliğe, bir kahkahaya dönüştürür. Sana espri anlayışı verir. Sevmek ve paylaşma yeteneğini oluşturur. Gerçek hayat budur. Kafa üzerinden yaşanan hayat, mekanik bir hayattır.
1.417 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.