5/10
4 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
843
Görüntülenme
Birinci Bölüm 1) 'Şiddet'in Anlamı ve Etmimolojisi Şiddet terimi bir yanda olgular ve eylemleri; diğer yandan da, gücün, duygunun veya bir doğa unsurunun varoluş üslubunu belirlemektedir- doğanın veya bir tutkunun şiddeti. İlk anlamıyla şiddet, huzur karşıtıdır. Onu bozar veya tartışmaya açar. İkinci anlamda sözkonusu olan ise ölçüleri aşan ve kuralları çiğneyen kaba ya da çılgın bir güçtür. Şiddet, Latince violentia'dan gelmektedir. Violentia, şiddet sert ya da acımasız kişilik, güç demektir. Violare fiili ise şiddet kullanarak davranmak, değer bilmemek, (kurallara) karşı gelmek anlamını taşır. Bu sözcükler vis ile bağlantılıdır. Vis ise güç,erk,yetke,şiddet,bedensel güç kullanımı demek olduğu gibi nitelik,bolluk,öz ya da bir şeyin asıl yapısı anlamlarına gelir. Daha derine inecek olursak, vis sözcüğünün, etken güç, bir cismin gücünü kullanma olanağı yani etkinlik, değer, yaşam gücü anlamlarını da kapsadığını görürüz. Yunanca'da is kullanılır, o da kas veya bedensel güç, esenlik aynı zamanda güç kullanımı, şiddet kullanımı, yaptırım uygulayan, şiddet kullanan anlamlarına gelir. Uzmanlar bu terimleri Sanskritçe'de üstünlük, güç, üstün egemenlik anlamlarına gelen j(i)'ya ile özdeşleştiriyorlar. * Şiddet , bireysel ve toplumsal olarak ayrı ayrı incelenmelidir. Çünkü belirlenen normlar bu iki yapı içerisinde farklı tanımlamalar içermektedir. Örneğin savaşta insan ölümüyle, normal bir zamanda bir bireyin diğerinin yaşamına son vermesi aynı normla ölçülmemektedir. 2) Hukuksal Tanımlamalar Kanunlar somut koşullar altında belirli şiddet eylemlerine izin vermektedir: Spor, cerrahi veya düzenin sağlanması gibi. Medeni hukukta, şiddet eylemi, bir insanın istemi üzerinde, onu geri adım atmaya zorlayacak baskı uygulaması olarak geçer. Roma Hukuku böylesi bir şiddet eyleminin oluşması için Metus Atrox -dehşete düşürücü korku- içermesi koşulunu getirmişti. Fransız Medeni Hukuku (Yurttaşlık Yasası'nın 1112. maddesi), "Sağduyu sahibi bir insanı etkilebilirliği" yeterli bulmakta ve bunun "kişilerin yaşına, cinsiyetine ve koşullarına göre" farklılıklar taşıyabileceğini kabul etmektedir. Şiddet eylemi kişinin kendine, malına, yakınlarına karşı önemli bir zararın korkusunu yaşatmalıdır. Şiddet eylemi her şeyden önce bedensel bir saldırıdır fakat normlara bağlıdır ve görecelidir (özellikle bu bağlamda insanın kişisel normlarına). Norm değişince, eylem, şiddet eylemi niteliğini yitirebilir. Spor alanında, cerrahi alanda ve kanunları koruma görevi sırasında başvurulan yasal şiddet eylemleri gibi. 3) Şiddetin Tanımları Sadece olayları ele alarak nesnel bir tanım geliştirmeye çalışılabilir. Bu bağlamda sosyolog H.L. Nieburg şiddeti, "kişileri veya malları yaralamaya ya da yok etmeye yönelik doğrudan veya dolaylı eylem" olarak tanımlamaktadır. H.D. Graham ve T.R. Gurr ise, "dar anlamda 'şiddet' , insanı yaralamaya, mala zarar vermeye yönelik bir davranış" olarak tanımlanır. "Toplumsal veya kişisel olarak böylesi eylemleri iyi, kötü, ne iyi ne kötü olarak algılayabiliriz. Bu, hareketin kime karşı yapıldığına ve hareketi kimin başlattığına göre değişir" diye yazmışlardır. Hem şiddet durumlarını, hem de şiddet eylemlerini açıklayan bir tanım vermeye çalışalım: "Bir karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri veya birkaçı doğrudan veya dolaylı, toplu veya dağınık olarak, diğerlerinin bir veya birkaçının bedensel bütünlüğüne veya törel (ahlaki/moral/manevi) bütünlüğüne veya mallarına veya simgesel ve sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranırsa, orada şiddet vardır." Tanıma göre; a) Önce karşılıklı ilişkiler yumağının karmaşık bir yapısıdır. Burada pek çok sorumlu bulunabilir. Hatta devlet kademeleri dahi işin içinde olabilir. (20. yy soykırımları, Sovyet ve Nazi kampları) b) Şiddetin, kullanılan araçlara göre değişik oluşum kipleridir. Teknoloji alanındaki ilerlemeler şiddet eylemlerinin giderek daha özgün yöntemlerin kullanımıyla dolaylı yollardan gerçekleştirilmesini sağlamıştır. c) Timing, yani şiddetin zaman içindeki yayılımıdır. Şiddet durumlarının toplumsal yaşamın tüm yönlerini kapsayan ve bu yüzden saptanabilirlikleri giderek azalan bir dizi egemenlik (tahakküm) knumunu da içermesidir. d) Verilebilecek zararın çeşitliliğidir. Maddesel ve bedensel olanlar görülebildikleri için en önemli zararlar olarak algılanmaktadır, fakat ruhsal ve törel zulüm, sürekli baskı ve tehdit, geleneklere ve inançlara saldırı da çok ciddi boyutlara ulaşabilir. Aslında sorunun özünde, nesnel tanımların yetersizlikleri yatıyor: Sorun, değer yargılarını bir tarafa bırakarak, nicel bir araştırmaya olanak tanıyacak ölçütleri saptayabilmektir. 4)Şiddet ve Kargaşa Zihnimizde belirlediğimiz olgunun kapsamına, kargaşa, işlerin çığrından çıkması ve düzenin bozulması da girmektedir. G.Sorel'e göre genel bir grevin şiddeti, "düzeltilemez bir bunalımın kuramını içerir." H. Arendt ise "şiddet alanına yaklaştığımızda karşımıza çıkan o bütünüyle karmaşık, olacakları önceden kestirebilmenin olanaksızlaştığı ortam" unsurundan söz ediyor.Böylece şiddet, olacakları önceden kestirememe, kuralsızlık, mutlak dengesizlik ile özdeşleşmiş olmaktadır. Şiddet sözcüğü mutlak kargaşanın adı gibidir ve bu anlamıyla Hobbes'in sözünü ettiği "Herkesin herkesle savaştığı uygarlık dışı duruma" benzer. Şiddet ortamında 'olacakları önceden kestirememe' olgusunu, güvensizlik ortamında da görürüz. Şiddetin tırmanması tartışmalarının özünde bulunan güvensizlik duygusunun doğrudan doğruya şiddetle ilgili olduğu durumlar oldukça ender görülür. Güvensizlik ile ilintili kavramlar daha ziyade her leyin olabileceği, her şeyin beklenebileceği, günlük yaşamda artık hiçbir şeyden emin olunamayacağı kavramlarıdır. Başka bir deyimle, kargaşa ve şiddet birbirleri ile bir kere de burada bağıntılı olmaktadırlar. Şiddet yolu ile düzenin uzun veya kısa sürekli engellenmesi, bozulması, tartışılması fikrinden, kavramın görünümlerinden biri daha açığa çıkar: Şiddet edinimseldir (performatiftir). Bir metnin ya da bir deyimin edimsel olması demek, onun oluşması ile (yazılması-söylenmesi) bir eylemin gerçekleşmesi demektir.Örneğin gelin ile damadın "Evet, kabul ediyorum!" demeleri gibi. Bu tümce söylenmeden taraflar evli değildirler. Tümce ağızdan çıktıktan sonra taraflar evlenmiş olurlar. Aynı şekilde herhangi bir şeyi - hareket, davranış, tutum- şiddet olarak nitelemek, onu ciddiye alıp harekete geçmek demektir. Şiddet kavramı, başkaldırı kavramına bağlı olduğu için, sözkonusu başkaldırıya karşı beslenen olumlu veya olumsuz duyguları da yüklenir. Onun yardımıyla bir tehdit canlı tutulabilir veya bir felaket önlenebilir. Siyasi söylevlerde veya kamuoyunu meşgul eden sorunlar arasında anılan şiddet kavramı yansız değildir: Olumlu veya olumsuz değerlendirmeleri yansıtır ve yürütülen eylemler ile istenmeyen durumlara karşı bir silah gibi çevrilir. Sözünü ettiğimiz değerlendirmeler doğal olarak toplumsal gruplar içinde geçerli olan ölçütler doğrultusundadır. Şiddet konusunda söylenmiş evrensel bir söz, belirlenmiş bir bilgi yoktur: Her toplumun kendine özgü şiddet sorunları vardır. Bunlar özgün normlarla belirlenir ve az ya da çok başarılı biçimlerde ele alınır. Felsefenin görkemli sorunlarının ve görkemli çözümlerinin yerini artık toplumların kendilerini idare etkinlikleri almıştır ve almaktadır. İkinci Bölüm Şiddetin Tarihi ve Sosyolojisi Günümüzde toplumsal yaşamın bütün yönlerinin idaresi, teknoloji ve kitle iletişim araçları (basın) değiştiği için, şiddetin görüntüsü ve ölçüsü de değişmektedir. 1) Şiddetin Nedenlerinden : Güvensizlik Kurumsal ve hukuksal normların çeşitliliğini göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin nüfus planlamasının çocukların hayatına son vererek sağlandığı eski Çin'de yeni doğmuş bir bebeği öldürmek cinayet sayılmadığı için, uygulamanın eriştiği boyutları kestirebilmek olası değildir. Toplumların veri kayıt ve depolama yolu ile kendileri hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarıdır. Şiddetin tarihini yazma girişimi, yeterli verinin bulunmama sorunu ile karşı karşıyadır. Sosyoloji ise, konu ile ilgili verileri toplama ile ilgilenmeyen veya buna olanakları elvermeyen toplumlarda şiddetin derecesini saptayabilme sorunu ile karşılaşmaktadır. Şiddetin denetimi, kaydı ve gelişimi yansız değildir. Bir çekişmenin hedefleri içindedir ve taraflar arasındaki doğrudan mücadelenin şiddetlenmesine yol açar. İletişim olanakları ile arşivleme kaynaklarına egemen olanlar, rakiplerince veya kendilerince uygulanan şiddeti çıkarları doğrultusunda olduğundan fazla veya az gösterme eğilimindedirler. Belgelerde her zaman belli bir eksiklik veya yalan payı bulunur. "Belgeler, ayaklanmaların izlerini yok etmeyi yeğlerler. En kapsamlı ve en ayrıntılı tarihsel belgeler ya duruşma tutanaklarıdır veya polis karakollarından veya askeri birlikler ile benzeri devlet dairelerinden gelirler. Hepsinin de amacı rakiplerini yakalamak, tutuklamak ve cezalandırmaktır. Bütün bu belgeler doğal olarak iktidarı ellerinde bulunduranların görüşlerini savunur. Tutuklanmaktan kurtulabilen karşıtlar tarihin gözünden de kaçarlar." Bazen rakip gerçekte olduğundan çok daha fazla şiddete başvurmuş olmakla suçlanır. (1892-1894 Fransız anarşistleri) Diktatörlüklerde ve totaliter ülkelerde "kaybolma" olaylarının artması da, artık "kurbanın yok olduğu yerde cinayetinde yok sayılacağının" birçokları tarafından anlaşıldığını göstermektedir. 2) Savaşlar Quincy Wright, Richardson, Singer ve Small gibi uzmanlar, savaşın "uluslararası şiddetin doğrudan oluşum belirtisi" olduğu konusunda birleşiyorlar. Askeri şiddet, eldeki yoketme olanaklarına, güçlerin örgütlenmesine ve ikmale(lojistik) bağlıdır. 17. ve 18. yüzyıllarda asker toplamak ve beslemek pahalıya mal oluyordu ve meydan savaşları çok kanlı idi. Bu yüzden cephe savaşlarından kaçınmaya başlanıldı ve düşmanın gücünü azaltmaya yönelik yıpratma savaşları geliştirildi. Fransız devrimi sırasında 1793'te ilan edilen genel seferberlikle topyekun savaşlar dönemi başladı. R Leckie, savaşların bugünkü yapılarına kavuşmalarına yol açan yedi husus saptamıştır:
Yazar:
Yves Michaud
Yves Michaud
Çevirmen:
Cem Muhtaroğlu
Cem Muhtaroğlu
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.Sayfa Sayısı: 128Basım Tarihi: 1991Yayınevi: İletişim
ISBN: 9789754701425Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
Resim