"Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
Veda'larla dolu, uzun bir hıçkırık halinde...
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralayarak,
Sadık ve Şen bir Melek gelip uyandıracak;
Buğulu Aynaları.... Ve Sönmüş Alevleri.... "
"Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
Veda'larla dolu, uzun bir hıçkırık halinde...
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralayarak,
Sadık ve şen bir Melek gelip uyandıracak;
Buğulu Aynaları.... Ve Ölmüş Alevleri.... "
"Pembe, lâhuti* mavi bir akşam saatinde,
Veda’la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralıyarak,
Sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
Buğulu aynaları ve ölmüş alevleri...."
O yeminler, kokular, sonu gelmez öpüşler,
Dipsiz bir uçurumdan tekrar doğacak mıdır?
Nasıl yükselirse göğe taptaze güneşler.
Güneşler ki en derin denizlerde yıkanır.
O yeminler, kokular, sonu gelmez öpüşler!