Siyasî partiler; program-proje tartışacağına, geçmişe yönelik zihniyet tartışmaları ile (Alevi-sünni, Laik-antilaik, Atatürkçü-İslamcı) öyle bir toz duman çıkarıyorlar ki,
Sonuçta; Kaos, umutsuzluk ve çözümsüzlükten başka elde birşey kalmıyor.
Yüksek enflasyon, pkk terörü, geciken Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin kalkınması, ansızın gelen 99 Marmara depremi ise sorunları daha da ağırlaştırdı.
Güncel bir tanımlamayla; Kimine göre sistem tıkandı, kimine göre, devlet çöktü.
Ülkemizin en büyük savurganlığı ve kaynak israfı kamu binası enflasyonludur.
Öyleki Komünist sistemleri bile geri bırakacak, ihtiyaç dışı ve fazlası görkemli binalar bütün kentlerde boy boy dizilmektedir.
150 yıllık batılılaşma maceramız, üretim ve yönetim biçimi modeli yerine, batının tüketim ve yaşam biçimi kopyacılığı şeklinde devam edegelmiştir.
Kimlik buhranı bu gelişmenin bir sonucudur.
Aklımızı başımıza toplamazsak, gerekli sermaye ve bilgi birikimini sağlayamazsak, enflasyon canavarı ile daha uzun yıllar mücadele eder, dayatan Merkezi sistemin egemenliğinden kurtulamayız.
1980li yıllardan itibaren daha az ideoloji, daha fazla rasyonellik içeren yeni dünya düzeni ile dışa açık rekabetçi liberal yapı; Hantal, gelenekçi, katı merkeziyetçi yapımızla toslaşınca, ıdeolojik, toplumsal ve yönetimsel değerler alt-üst edildi.