Sevgili Saubin'ler, hala yaşıyor olduğum için üzgünüm. Kendi yaşamımda mutluyum. Sizin, kendi kanınızdan yirmi yaşındaki bir gencin idamından, skandal korkusundan başka bir şey anlamayan kalpsizlerin, hiçbir zaman olamayacağı kadar özgürüm.
Yalnızlık. Küçüklüğümün hiç iyileştirilmemiş rahatsızlıkları. Yalnızca aşk beni bu durumdan kurtarabilirdi. Belki beni, bir yere, bir insana bağlayabilirdi. İşte, bu insan beni bir bıçak darbesinin hainliğiyle bıraktı.
Saubin annesi tarafından bırakıldığı babaannesinin yanında sevgisiz bir ortamda yaşamış Fransız bir genç kız. Tek hayali asya ülkelerini gezmek, özgürlüğün tadına sınırsız bir şekilde bakmak. Fakat insan tam da bu özgürlük ortamını bulduğunda hayatının en büyük hatalarını yapıyor. Malezya'da tanıştığı bir adam hayatını alt üst ediyor. Havaalanında valizine saklanmış olan eroin sebebiyle ölüm cezasına çarptırılıyor. Kitabın bundan sonrası 80 yılların malezyasında hapishane hayatının insandışılığı ve ne olursa olsun hayatta tutunabilecek bir şeyler daima var mesajı. Enteresan bir gerçek hayat hikayesi. Fakat edebi dili fazla sönük. Hikaye ne kadar ilginç olsada okurken yoruyor.
Hafızamda, her sıkıntılı anımda yardımıma koşacak bir sevinç ve zenginlik biriktiriyorum. Kim, buranın ya da başka yerlerin göğünün altında yaşadığım saatleri benden alabilir.
Hiçbir zaman eski konuma geri dönmem. Hiçbir alanda. Durmadan yeni bir şeyler keşfetmek istiyorum. Yeteneklerimi aşmak istiyorum. Öğrenmek, tanımak, anlamak.