yere düşen irili ufaklı hazan yaprakları gibi anılar dört bir yandan başına üşüştü, biri ötekini kaba, hoyrat itip öne çıktı, türlü işve ve cilvelerle kendini beğendirmeye çalıştı. Yine her seferinde eli birinden öbürüne uzandı, adeta hepsinin hatırını hoş etmek isteyerek tamam, tamam der gibi elini belli belirsiz okşayarak dokundurup çekti her birine. Ama içlerinde biri vardı ki, elini ondan bir türlü geriye çekip alamadı.