“Beni acı bir şüphe yakaladı. Bütün bunlar hiç anlatılmasa herhalde daha iyi olacaktı. Belki de anlattıklarım, her ruhun derinlerinde uyuklayan ve açığa vurulmaması gereken şu kötü gerçeklerdendir. Çünkü bunlar sadece zarar verirler, şarabı bozmaması için nasıl fıçının dibindeki tortu şaraba karıştırılmazsa bunlara da dokunulmamalıdır. Ama sakınacağımız kötülük nerede? Benzemeye çalışacağımız güzellik nerede? Kim alçak ve kim kahraman? Her şey iyi ve her şey kötüdür.”
Benim öykümün kahramanı, hakikattir: Ruhumun bütün gücüyle sevdiğim ve olanca güzelliğiyle canlandırmaya çalıştığım, hakikat... hep en güzeldi o, her zaman da en güzel olarak kalacak.
Peki, kaçınılması gereken kötülüğün ifadesi nerede? Bu çalışmada öykünülmesi gereken iyinin ifade nerede? Kim hain, kim kahraman? Herkes iyi mi yoksa kötü mü?
Kendinizin de Sivastopolde olduğunuzu düşününce ruhunuza bir tür cesaretin, gururunun olduğunu ve damarlarınızda kanın daha hızlı aktığını hissediyorsunuz