Savaş, hastalık ve kaza dolu bunca yıl boyunca mucizevi bir rastlantıyla hayatta kalabilmeyi başarmış bir insanın, sonunda, arkada hiçbir şey bırakmaksızın ölmesi canavarca bir şey.
Eğer insan bir milletin köpek gibi ayağına kapanmasını istemiyorsa, o zaman, "Ben ne yapabilirim ki, ben de bir kurbanım" diyerek ucuz bir duygu patlamasının getirdiği bir gülücükle, geçmişi yok sayamaz.
Kelimeler ona tuhaf geldi; kabaran bir heyecanla, merakla onları yineledi durdu ve yaşadığı seneleri elleriyle hissetti; sanki her biri ayrı, sert ve kesif, her biri muhteşem ve parlak bilyeleri sayıyor gibiydi.
Bir çocuğun, "sonsuzluk" kelimesini duyup anlamaya çalışması ve zamanın aklını ele geçirmesi gibi önünde kocaman ve muhteşem bir yaşam olduğunu hissetti.
Yazgının, olması gerekenin bilinci,onu yaşamında ilk kez yakalamıştı ve "Evet, evet. Yaşam bu" demekten başka ne gövdesiyle ne de beyniyle hiçbir şey yapamıyordu.