Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasal İslamda Bölünmeler

Önder Güngör

Siyasal İslamda Bölünmeler Gönderileri

Siyasal İslamda Bölünmeler kitaplarını, Siyasal İslamda Bölünmeler sözleri ve alıntılarını, Siyasal İslamda Bölünmeler yazarlarını, Siyasal İslamda Bölünmeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hz. Ayşe, Hz. Osman'dan bahsederken ''sırtlan'' diye hitap ederdi.
Sayfa 78 - Gölpınarlı, Müminlerin Emiri Hz. Ali, s. 85Kitabı okudu
Hamidullah'ın İbn-i Hişam ve Suheyli'den naklen aktardığına göre, (Hz Muhammed'in) ertesi gün hastalığı iyice kötüleşir ve kendinden geçer. Eşlerinden Habeşistanlı Meymune, hazırladığı bir ilacı kendisine içirir. Bir süre sonra kendine gelir; bir şey içmiş olduğunu fark edip sorar; ilaç içirildiğini öğrenince de yanında bulunan amcası Abbas hariç, herkesin bu ilaçtan içmesini emreder. Ve emri o gün oruçlu olan eşlerinden biri de dahil olmak üzere herkese tatbik edilir. Daha sonra bir misvak ile dişlerini fırçalattırır. Kısa bir süre sonra fenalaşır ve başı Hz. Ayşe'nin dizleri üzerinde iken vefat eder.
Hamidullah, İslam Peygamberleri, s.2., ss. 1100-1101Kitabı okudu
Reklam
Buhari ve Ahmed bin Hanbel'in Peygamber'in amcası Abbas'ın oğlu İbn-i Abbas'tan naklettikleri rivayete göre ''Bana kalem ve yazacak bir şey getirin. Size bir kitap yazdırayım ki, bundan böyle yolunuzu hiç şaşırmayasınız.'' der. Yanında bulunanlar bu isteği yerine getirmekle getirmemek arasında tereddüde düşerler. Gürültü artınca Peygamber onlara yanından gitmelerini söyler. Gölpınarlı daha sonra peygambere ''İstediğinizi getirelim mi?'' diye sorulduğunu, Peygamber'in de; ''Bundan sonra neye yarar?'' diye cevapladığını yazar. İşte Şiî kaynakları Peygamber'in bu isteği ile bir vasiyetname yazacağını, bu vasiyetname ile Hz. Ali'yi kendisine halife tayin edeceğini ancak bunun engellenmiş olduğunu belirtirler.
Sayfa 66 - Abdü'l Latif'z Zebidi Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi sarih tercemesi, çev: Kamil Miras, 5.b., c.8., s412; c.11. s.7, Ankara: Diyanet İşleri yayınları, 1980Kitabı okudu
632 yılının haziran ayının ilk günlerine gelindiğinde Peygamber, şiddetli baş ağrıları çekmeye başlamıştı. Sağlıklı zamanlarında her gece eşlerinden birinin evinde kalırdı. Fakat baş ağrıları çok şiddetlenip halsizlik de başlayınca eşleri hep birlikte ona, aynı yerde, Hz. Ayşe'nin evinde kalmasını önerdiler. Peygamber ömrünün sonuna geldiğini hissetmişti. Zamanın adetlerine uyarak şehrin yedi ayrı kuyusundan çekilen yedi ayrı su ile başını yıkadılar.
(Zübeyr bin Avvam) İlk beşin dördüncüsüdür. Peygamberin halasının oğludur. Ayrıca Ebu Bekir'in bir kızı ile peygamber evli iken (Ayşe), diğer kızı, Ayşe'nin kardeşi Esma ile de Zübeyr evli idi. O da Habeşistan'a göç eden ilk kafilede idi. Peygamberin onun için; ''Her peygamberin bir havarisi vardır; benimki de Zübeyr'dir'' demiş olması ümmet içindeki itibarını artırıyordu.
(Hz. Osman) Tüccardı; Emeviler'in en zenginlerindendi. Peygamber, Bizans'a karşı yapılacak olan Tebük seferi için yardım talep ettiğinde Ebu Bekir 500 dirhem vermiş ve bunun sahip olduğu servetin tümü olduğunu söylemişti. Hz. Osman ise 30.000 dinar vermişti. Bunun üzerine de peygamber, ''Bugünden sonra Osman ne yaparsa yapsın, Allah onu afv etmiştir ve cennetine koyacaktır.'' demişti. (Bir dinar 10 dirheme -32.5 gram saf gümüş- eşit saf altındır.)
Reklam
(Hz. Ömer) Okuma yazma da bilirdi ki İslamın ilk yıllarında Kureyş içinde yalnızca on yedi kişi okuma yazma bilirdi.
Araplar şairi normal bir insandan farklı görürlerdi. Zaten şair kelimesi Arapça'da bilen anlamına gelmektedir. Şairi bir cin ile irtibatta olan ve olağanüstü güçleri kullanabilen bir kişi olarak kabul ederlerdi. Nitekim vahyi aktarmaya başladığı zaman peygambere de aynı gözle bakılmıştı.
Mekke gibi Medine'nin de bilinen en eski halkı Amalika kavmidir. Amalikalıların dağılıp kaybolmalarından sonra İ.Ö. 6. yüzyıl başlarında Babil sürgününden kaçan Yahudiler şehre yerleşmişler ve o zamana kadar Yesrib olarak bilinen şehrin adını bölgede yaygın olan ve kendilerinin de konuştuğu Arami diline çevirerek Medine demişlerdi. (Medine, Arami dilinde 'şehir' anlamına gelir.)
(bence) konu bu kadar açık ve anlaşılır oysa..
Adet görmekte olan bir kadın kocası ile aynı odada oturamaz hatta bazen geçici olarak evden dışarı bile çıkarılabilirdi. Boşanan kadının evlenmesi için aradan bir yıl geçmesi gerekirdi. Ancak bazen erkek bir yılın dolmasına yakın kadını tekrar alıp boşar ve böylece yeniden evlenmesini uzun süre engelleyebilirdi. Erkeklerin evlenebileceği kadın sayısı sınırsızdı. Ayrıca kadına miras da kalamazdı. Bilindiği gibi İslam kadına mirastan bir pay verip, evlilik sayısını da dörde indirmişti. Böylece İslam Arap kadınlarını adeta hayvan statüsünden ikinci sınıf vatandaş düzeyine çıkarıyordu; ancak kadınların birinci sınıf vatandaş olduğu Türk toplumlarında ise ikinci sınıf vatandaş statüsüne indiriyordu.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.