Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Siyaset Üstü Siyaset

Osman Öztürk

Siyaset Üstü Siyaset Gönderileri

Siyaset Üstü Siyaset kitaplarını, Siyaset Üstü Siyaset sözleri ve alıntılarını, Siyaset Üstü Siyaset yazarlarını, Siyaset Üstü Siyaset yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Televizyon hem büyük bir nimet: hem muazzam bir sebeb-i felakettir. Milli kültür ve karakterin oluşmasında ne kadar müessir bir unsur ise; yabancı kültürün istilâsını kolaylaştırmada da en az o kadar öldürücü bir silahtır. Din, ahlâk eğitim ve terbiyedeki rolü nasıl tartışılamaz ise; manevi değerlerin tahribi ahlaksızlığın ve edepsizliğin tabii hale getirilişindeki payı da kabil-i münakaşa olmayacak derecede bârizdir, Genel kültür ve dünyayı tanıma açısından çok güzel hizmetler yapabilecek bir televizyon, dünyadaki batakhane ve çirkeflikleri sergilediği zaman; nimetin su-i istimaline ne kötü bir örnek teşkil etmiş olur. Dünyada ki ilmi ve teknik gelişmeleri; insanı ilâhlaştırıcı ve insanımıza aşağılık kompleksi aşılayıcı ifadelerle veren televizyon, kimin hesabına hizmet etmiş olur? Gerek yâra ve gerekse ağyâra ait haberleri; bir yabancı ajans ağzıyla halkına intikal ettiren TV kimlerin emellerinin gerçekleşmesine vasıta olmuş demektir?
İnsanoğlu fıtraten zulme mütemayildir. Eğer eğitimle ve kanun caydırıcılığı ile kontrol altına alınmazsa, tahripkârlikta çok defa hayvanları geçer. Düne gitmeye hacet yok, insanların her an; teknik gelişmeleri nasıl biribiriyle didişme, yekdiğerini yok etme ve dünyayı daimİ bir savaş alanı olarak kullanma vesilesi yaptıklarını ibretle ve dehşetle müşahade ediyoruz. Nükleer kimyasal, biyolojık... silahlarla; barbarların en üst seviye temsilciliğini yapan Âdemoğlu, medya destekli kültü, emperyalizmi, fuhşu ve AIDS'yle ikinci kanal tahribat alabildiğine yürütüyor. Bilgisayar denen teknolojik icadı bile kumarın ve fuhşun emrinde kullamyor. Hatta adeta kompütürIer arasında da savaş eksik olmasin dİye, bilgisayar virüsü üretiyor ve bulaştlriyor. Hülasa bu"zalüm"(aglrl zalım) insanoğlu: kanunlarla,ahlaki prensiplerle ve millİ terbiyeyle frenlenmediği takdİrde, onun tesir sahası altındakilerin hepsi bu fesaddan nasiplerini almış olur. Başıboş bırakılmış insan, zalüm olduğu kadar aşırı cahil (cehül)'dir de.. Diploma sahibidir, belki de doktordur amma; içki ve sigarayla kendini tahripten geri durmaz. çevre mühendisidir lakin çevreyi kirletmekte, teneffüs ettiği havayi zehirlemekte bir beis görmez.
Reklam
Türkiyemiz; bildiğini iyi bilen uygulamada İlahİ murakabeye ve"Hesap Günü"ne inanan insan yetiştirmeyi hedef almadıkça, 30 tane değil, her sokağın başına bir üniversite açsa ne değişecektir? İçerisinde bulunduğumuz dev problemler yüksek öğrenim görmüşlerin sebep oldukları yıllanmış dertlerimiz değil mi? Devlet dizginini ellerinde tutanlar, enflasyonu gemleyemeyenler, dış politikamızı ABD ve AT'ın dümen suyunda yönlendirenler, devletin-milletin servetini hesapsız savuranlar, genelev patroniçesini çok vergi verdiği için taltif edenler... Cümlesi üniversite mezunu değil mi? Türkiye'nin çektiği, manası ve maddesiyle kalitesiz insan gücündendir. Sıkıntılarımız gökten inmiyor, insanlar vasıtasıyla artıyor veya eksiliyor. şu halde ne iş yaparsak yapalım, hangi teşebbüste bulunursak bulunalım, kemiyet üzerınde durmayalım. Kurtuluşumuz ihtiyaç ve keyfiyet (kalite) üzerine bina olunmuş yatırımlardadır.
Ey sahte Batılılaşma Ey hain Avrupalılaşma ve Ey mel'un çağdaşlaşma; seni üç talakla boşamadıkça ne aileyi ve ne de milleti kurtarabileceğiz. Evet ortada boşanması felaket değil saadet olan birşey varsa o da; putlaştırılan sloganların arkasindaki sinsi ihaneti boşamaktır. Hem de"talak-ı selase" ile...
Dünyada bizim yapdığimız taklitçiliği yapan ikinci bir millet gösterebilene aşkolsun. Tarihine, millİ ve manevİ mirasına, topyekün benliğine karşı çıkan, bu uğurda ecdadına hakaretin her çeşidini okulunda ve televizyonunda bıkmadan usanmadan tekrar eden bir başka millet tanıyanlar insanlık namına haber versinler. Musikisiyle zevk ve eğlencesiyle, ev döşemesiyle, oturuşu ve kalkışıyla, bir yaşındaki çocuğa "Allahaismarladık" yerine "bye bye" öğretişiyle kendini inkar eden bir ikinci millet bulamazsınız. Zaten bu tür şahisiyetsizlıği kendisıne şiar edinen topluluğa ne sosyolojide ne de tarihde millet denir.