Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım)
Ali Muhammed SallabiSiyer-i Nebi (2 Cilt Takım) Gönderileri
Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım) kitaplarını, Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım) yazarlarını, Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İbni Kayyım ne güzel söylemiştir:
"Allah'a yemin olsun ki, günahlardan korkum yoktur. Çünkü günahlar af ve mağfiret yolu üzerindedirler. Ancak ben bu vahyin ve Kur'an'ın hakim kılınması hususunda, Kalplerin ondan soyutlanmasından ve adamların görüşlerine, Ve görüşlerinden kaynaklanan kuruntulara rıza göstermekten korkarım. Rahman olan Allah'ın minnetiyle o olmasın."
Sayfa 12
Hz hatice
Davanın başarısında saliha hanımın tesiri büyüktür. Bu, Hz. Hatice (ra)'nın davranışlarından ve ilk defa vahiy ile yüzleşen Peygamber (sav) in yanındaki duruşundan ortaya çıkmaktadır. Bunda şüphe yok ki, bu ilāhi mesajı taşımaya ehil olan saliha bir eş, kocasının hayattaki görevlerinde özelliklede insanlarla olan ilişkilerinde başarılı olmasında büyük rol oynamaktadır. Allah'a davet konusu insanların omuzladığı en büyük ve en ağır yüktür. Dâvetçi, yetenekli ve saliha bir eşe kavuşmuş olması, dâvetçinin diğerlerine karşı başarılı olmasının en önemli sebeplerinden biridir. Resûlullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Dünya bir metadır. En güzel meta-ı da saliha kadındır.
Aykırı bir siyer kitabı…
Peygamberimizin (sav) hayatına bakış açımız bu olmalı. O’nun yaptığı ve yapmadığı, söylediği ve söylemediği her şeyde hiç şüphesiz birçok hikmetler vardır... Bu kitapta, siyerden çıkarılması gereken birçok hikmet/ders/ibret çıkarılmış, izah edilmiştir. Siyere tarihsel, siyere duygusal, siyere sığ bakanlara, öyle yüzeysel okuyup yorumlayanlara muhakkak bu kitap okutulmalı. O zaman siyer neymiş, nasıl anlaşılırmış, görmüş olurlar belki.
Bizi tekrardan diriltecek olan, medeniyetinizin köklerine döndürecek olan, siyer-i Nebîdir (as).
Ama hangi siyer-i Nebî? Bu kitabı okursanız, bunu anlamış olacaksınız inşaallah. Bereketli okumalar…
Ali Muhammed Sallabi
Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım)
Resulullah (sav) in yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki : Bunun en iyisi fel (hayra yorma) dır. Uğursuzluk inancı br müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz hoşlanmadığı bişeyi görecek olursa şu duayı okusun: Allahümme la yeti bil hasenati illa ente ve la yedfeu’s seyyiati illa ente vela havle vela kuwete illa bike. ( Allahım hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğüde ancak sen defedebilirsin. İbadet, çalışma , korunma vs. İçinde muhtaç olduğumuz güç ve kuwet’de ancak sendedir)
Her mükkellef’in şöyle itikat etmesi gerekmektedir. Hayır emrolunan şeydedir. O dünya ve ahiret saadetinin garantisidir. O en kâmil şekilde geldiğinden çoğu kişinin aklı onu idrak etmekten acizdir.
İnanmayanlara Selam ile musafaha yapılmaz
Kâfire islam selamı verilmez. İslam selamı : Es Selamu Aleyküm Verahmetullahi Veberakâtuhu cümlesidir. Bu sebeble Resulullah (Sav) Kâfir hükümdarlara bu selamı vermemiş, bilakis mektuplarında “Selam Hidayete Tabi Olanlara” cümlesini kullanmıştır.
Vatan için toprak için egemenlik için can verilmez. Bunlar şehitlikte değildir
Abdurrahman bin Avf’ın ordusu itikat ve ilkeler ordusuydu. Cihada çıkmışlardı. Cihad Muhammed (sav) in adına yapılmıyordu. O Allah’ın kulu ve Resulü idi. Şu dalgalanan bayrak ne bir lider, ne bir millet, ne bir vatan, ne bir ordu, ne bir toplum için taşınıyordu. O Allah teala’nın bayrağı idi. Allah’ın adıyla gaza et, Allah teala’nın hizbi bu susuz çölü halis itikat yağmuru ile, tevhid inancı ile diriltir. Onlar sadece ve Allah için yola çıkmışlardı.
Nitekim Allah teala şöyle buyurmakta’dır. “Deki: Muhakkak benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbı olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Böyle emrolundum ve müslümanlardan ilkiyim
ilk Müslüman olanların arasında zayıf ve kölelerin varlığını inkar etmek niyetine değiliz. ancak onların galibiyeti ve çoğunluğu oluşturduğunu kabul etmiyoruz. zira bu durum sabit olan gerçeklere terstir. eğer öyle olsaydı, obalar tarafından yürütülen diğer hareketler gibi bu dava, zayıf ve kölelerin, güçlü iktidar ve nüfus sahipleri karşısında yürütülen sınıflara dayalı ideolojik bir dava olurdu. oysa İslam'a geçtiğini ilan eden hiçbir Müslümanın kalbinden kesinlikle bu geçmemiştir. onlar, Allah'a kul olma ve bu akidenin şemsiyesi altına kardeşçe toplanma gayesiyle bu dine girdiler. özellikle bu aşamada tabi olanların çoğunluğunun kavimlerinin ileri gelenlerinden olmaları bu davaya güç katmıştır. onlar bu akide yolunda daha önce hiç karşılaşmadıkları ve akıllarının uçlarından bile geçirmedikleri eziyet, hakaret ve işkence çeşitlerine tahammül ettiler.
Hz Ebubekir, Allah Teala'nın Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sakladığı hazinelerden bir hazine idi.
Huzeyfe dedi ki; benim ve babamın bedir savaşına katılmamıza engel olan olay şudur : Biz Allah resulü (sav) ın yanına gitmek için yola çıktık. Kureyş’li kâfirler bisi alıkoydular. “Siz Muhammed’emi gitmek istiyorsunuz” dediler. Bizde hayır biz ona değil Medine’ye gitmek istiyoruz dedik. Bunun üzerine Medine’ye gittiğimizde Muhammed ile birlikte savaşmayacağımıza dair bizden -Allah adına - söz aldılar. Onlardan geçip Allah resulü (sav) ın yanına vardığımızda aramızda geçen konuşmaları anlatıp ne emrettiğini sorduk. O da şöyle buyurdu : “Onlara karşı Allah’tan yardım dileriz ama onlara verdiğimiz sözü yerine getiririz”. Bizde Medine’ye gittik. Bizi Bedir savaşına katılmaktan alıkoyan sebeb işte budur.
Bu örnek Allah resulü’nün yapılan ahitlere ne kadar bağlı olduğunu göstermek için ve Ashabını bu yüce ahlaki değerlerin uygulanması üzerine eğittiğini açıkça göstermektedir. Bu durum müslümanları zor durumda bıraksada bazı mücahitlerin çabalarını devre dışı bıraksada bu kural uygulanmıştır.
Ümmü Seleme (ra) Kureyş’in en üstün kollarından biri olan Mahzumoğulları’na mensuptu. Mahzumoğulları Resulullah’a karşı harp sancağı taşıyanlar ve ona karşı çıkanlardı. Bu evliliğin arkasında Mahzumoğulları’nın kin ve nefretini dağıtma, ve fertlerin kalplerini celp etme niyeti de vardı. Resulullah (sav) in hısımları olunca islamı sevmeleri ve islama girmeleri daha kolay olacaktı
Ömer bir Hattab (ra) Allah resulü (sav)’a şöyle dedi; Süheyl bin amr dilini çok uzatıyor, bana izin ver ön dişlerini sökeyim, başka yerde senin aleyhine ileri gidip konuşmasın. Allah resulu (sav) dediki; “Onun organlarını kesip ibretlik hale getiremem, sonra ben peygamber ‘de olsam Allah benide aynı duruma düşürür. Daha sonra Allah resulü (sav) Ömer’e şöyle dedi; ilerde o senin onu kınamayacağın bir konuma gelebilir
Ölürken bile küfürde inat, İnanılmaz !
Allah’ü teâlâ ebu cehil’in hayatındaki son nefesini bitirecek kişinin muatazaflardan biri olmasını istedi. Ebu Cehil yere serilmişken ve hayatının son anlarını yaşarken bile kibirli, gaddar ve diktatör’dü.
İbni ishak şöyle rivayet etmektedir; “Abdullah ibn Mesud (ra) onun başını kesmek istediği zaman, ibni Mesud’a ; “ Ey koyunların küçücük çobanı sen çok zor ve yüksek biyere çıktın” demiştir.
Hz. Muhammed'in {ﷺ} meclisinde fakirler, emir gibiydiler...
.