"bütün Hak dostları ve sâlihler, sohbet meclislerine büyük bir ehemmiyet atfetmişler, evlâtlarının da bu mânevî menbâlardan kana kana içmesini arzu etmişlerdir."
Kur’ân-ı Kerîm, nerede nasıl konuşmak gerektiğine, yani söz söyleme âdâbına büyük ehemmiyet verir. Şöyle ki:
Zâlimlere karşı bile yumuşak söz,
Yoksula karşı gönül alıcı, tesellî edici söz,
Anne-babaya karşı tatlı ve güzel söz,
Bütün insanlara karşı doğru söz,
Yetimlere ve muhtaçlara güzel söz,
Tebliğ için açık, net ve hikmetli söz söylemeyi telkin eder.
Şu iki şey hâriç dünyada safâ kalmadı:
1. Kardeşlerle ülfeti tâze tutmak ve sohbet etmek,
2. Teheccüd namazına kalkmak ve o feyizli vakitte doya doya zikir ve Kur’ân-ı Kerîm ile meşgûl olmak.
"Mîrâc esnâsında Cebrâîl ile Rasûlullah azap içinde bir grup insan görmüşlerdi. Önlerinde, güzelce pişmiş leziz et yemekleri ile çiğ ve kokuşmuş leşler vardı. Fakat onlar, o güzelim yemekleri bırakıp pis ve kokuşmuş leşleri yiyorlardı. Allah Rasûlü , bunların kim olduğunu sorduğunda Cebrâîl şu cevabı verdi
"“–Onlar ümmetinden helâl hanımını bırakıp da harâm olan kadına giden erkeklerle, kocasını bırakıp haram olan erkeklere giden kadınlardır.” (Heysemî, I, 67, 68)"
"Ammâr şöyle dedi:
“Ben Rasûlullah ’i şöyle buyururken işitmiştim: «Bir adamın namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesmesi, dîni iyi bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa "kesiniz! Zira öyle sözler vardır ki insanı âdeta büyüler.»”
(Müslim, Cuma, 47)
"«–Dünya tatlıdır, câziptir. Allah sizi dünyaya hâkim kılacak, onun nîmetlerini emrinize verecek ve nasıl amel edeceğinize bakacak.
Aman uyanık olun! Dünyaya karşı çok dikkatli olun, haramları ve dünyaya dalmayı terk ederek kendinizi onun şerrinden muhafaza edin! Aynı şekilde (fâsık ve dünyacı) kadınlara karşı da dikkatli davranıp kendinizi şerlerinden koruyun!»"
"Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh- şöyle buyurmuştur:
“Bizim terbiye yolumuz sohbet üzerine kuruludur. Hayırlar, Allah için sâlih insanlarla beraberliktedir. Onlarla sohbete devam ede ede hakikî îmâna …"