Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sokakta Politika

Volkan Yaraşır

Sokakta Politika Gönderileri

Sokakta Politika kitaplarını, Sokakta Politika sözleri ve alıntılarını, Sokakta Politika yazarlarını, Sokakta Politika yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ABD emperyalizminin 1990'lar boyunca uluslararası düzeyde kurduğu hegemonya, özelde Latin Amerika"da kendisini hissettirmiştir ... 1990'lar boyunca Amerikan sermayesi (ve onun ABD devleti) küresel ekono­mideki yerini ve ağırlığını daha çok artırıp ağırlaştınnıştır. Bu, stratejik ekonomik kesimlerdeki birleşmelerle (Merger) gerçekleştirilmiştir. Dünyadaki en büyük 500 firmanın 244 tanesine, (bir yıl önce bu sayı 222'ydi), en büyük yüz firmanın 61 ta­nesine bugün ABD sahiptir. Latin Amerika'da en büyük 20 şirketin 10 tanesi ABD'ye ait bulunuyor. Amerika'nın yayılan hegemonyası ve büyüyen ekonomik gücüne karşı, Avrupa ve özellikle Japon sermayesi gelişme halindedir.
( 1997 yılında yapılan bir ankete göre) Bolivyalıların yüzde 63 'ü partile­ rin demokrasi için gerekli olduğunu savunuyor gerçi, ama sadece yüzde 5'i kendilerini gerçekten temsil ettiği görüşüne sahip.
Reklam
Ekonomik krizlerle boğuşan Bolivya:
Maden işletmeleri Bolivya'nın en önemli ekonomik sektörünü oluştur­duğu için kitlesel bilinç mevcuttu. Ama bugün Bolivya'da yeni bir olgu, ekonominin etrafında durduğu bir uyuşturucu ticareti problemi var. Es­kiden devlet madenlerinde 50 bin madencimiz vardı, bugün uyuşturucu ticaretinde çalışan 700 bin ailemiz var.
1970'lerde Bolivya'da General Torres dönemi:
Torres iktidarı üzerine yorumlardan biri de şöyledir: " ... Ovando'nun yerine General Torres geçtikten sonra, daha ileri de­ mokratik ve anti-emperyalist önlemler alınmış, siyasal tutuklular salıve­rilmişti. Belki daha da önemlisi, General Torres hükümetinin destek sağlamak için işçilere, sendikalara ve köylülere dayanmayı zorunlu bul­ masıdır; General Torres'e karşı yapılan ilk iki sağ kanat darbesinin ye­nilgiye uğratılmasını kesinleştiren de işçilerin ve ötekilerin eylemidir . ... Kuşkusuz hiçbir devrimci, Torrres hükümetinin emperyalizmin ve geri kalmışlığın kıskacını kıracağını düşlemediği gibi, sosyalizmin ku­rulmasına başlanacağını da düşlemiyordu. Ama bir kez daha, Şili 'de olduğu gibi, hiçbir ciddi devrimci, o dönemde açık olan olanakları boşla­ mıyor ya da önemli reformlara girişen bir hükümete karşı silahlı müca­dele için onları bir yana itmiyordu. Bu koşullarda halkın çoğunluğunun silahlı eylemi desteklemeyeceği oldukça açıktır; özellikle sinmiş, ama silinmemiş olan oligarşiye çıkar sağlayacak olduktan sonra." Geleneksel solun Torres iktidarına yüklediği misyon kısaca buydu
CIA, Che'yi saf dışı edebilmek için olağanüstü bir gayret içine gire­ rek, onun Bolivya'da olduğunu tespit etmesinden itibaren, dokuz ay sü­ ren bir insan avı başlattı. CIA'nın en yeni kontr-gerilla tekniklerini devreye soktuğu bu süreçte, Che Bolivya'da ELN hareketinin örgütlen­ mesi ve kök salması yönünde faaliyetlerini sürdürdü.
Küba Devrimi, ABD'nin Latin Amerika'ya yönelik askeri politika­larında da önemli stratejik değişikliklere neden olmuştu. Küba Devri­mi 'ne kadar ABD yönetimi, Latin Amerika'da ciddi bir komünizm teh­likesi görmüyordu. Ve Latin Amerika ülkeleriyle (özellikle askeri) iliş­kilerini buna göre belirlemişti.
Reklam
Savaş bittiğinde ABD'nin Latin Amerika'da 92 askeri üssü bulun­maktaydı. İnter-Amerikan işbirliği sayesinde ABD kökenli uluslararası tekeller, Latin Amerika'nın dış ticaretini denetimlerinde tutmaya başla­ dılar. Savaş öncesinde başta İngiltere olmak üzere Avrupa'daki emper­ yalist güçlerin Latin Amerika'nın dış ticaretinde yüzde 30-35 oranında­ ki payları, savaşın son yıllarında ( 1944'te) yüzde 4'e kadar düşmüştü. ABD'nin payı ise yüzde 33'ten yüzde 60'a yükseldi. ABD borç para ve kredi yoluyla Latin Amerika ülkelerini tam bir ekonomik bağımlılık içi­ne itti.
Standart Oil adlı şirketin sahibi Rockfeller ailesinin olması
1939'da Chaco kuşağı olarak adlandırılan askerler sivil yönetimi de­ virerek askeri bir yönetim kurdular. Sol popülist bir çizgide hareket eden askeri yönetim birçok alanda kamulaştırma girişiminde bulundu. Bu girişimlerin en önemlilerinden biri Standart Oil Company'ye ait şir­ketlerin kamulaştırılmasıydı. Kamulaştırma hareketlerini yeni bir çalış­ ma yasasının çıkarılması izledi. 1938 'de yeni anayasa hazırlandı. Aske­ri yönetimin oldukça radikal politikalarına rağmen Bolivya'da yaşanan toplumsal gel-git durdurulamadı.
Bolivya'da sol askeri rejimKitabı okuyor
Eduardo Galeano'nun Latin Amerika izlenimi:
... Demiryolları bağımlılık zincirinin bir başka halkasıydı; tekel ka­pitalizminin en parlak dönemini yaşayan emperyalist etkileri, sömürge ekonomisinin en uzak bölgelerine ulaştırıyordu. Borçların önemli bir bölümü, madenlerin ve besin maddelerinin ihracatını kolaylaştırmak için demiryolu yapımına ayrılmıştı. Demiryolları, bölgeleri birbirine bağlamak için değil, üretim merkezlerini limanlara bağlamak amacıyla yapılıyordu. Demiryolu ağları, açık bir elin parmakları gibiydiler; bu yüzden de, sık sık, gelişmenin belirtisi olarak gösterildikleri halde, iç pazarın oluşmasını ve gelişmesini engelliyorlardı.
Eduardo Galeano, Latin Amerika'nın Kesik Damarları adlı çalış­masında, Bolivya dahil, Güney Amerika'daki devletlerin kuruluş dö­nemlerinde girdiği bağımlılaşma sürecini ve demiryollarının bu süreçte oynadığı rolü şöyle anlatmaktadır: "Yeni Latin Amerikan devletleri kurulurken, askeri harcamalara bo­ğulmuşlardı ve bunun dışında yüklü dış borçlarla karşı karşıyaydılar. Serbest değişim, ithalatın çılgınca artmasına yol açmıştı. Küçük bir azınlık modaya uygun yaşayabilsin diye, hükümetler borçlanıyor, her borç bir yenisine yol açıyordu. Yeni kurulan ülkeler böylece gelecekle­rini rehine veriyor, ekonomik özgürlüklerini ve siyasal bağımsızlıkları­nı feda ediyorlardı."
78 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.