Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sokakta Politika

Volkan Yaraşır

Sokakta Politika Gönderileri

Sokakta Politika kitaplarını, Sokakta Politika sözleri ve alıntılarını, Sokakta Politika yazarlarını, Sokakta Politika yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
70'lerde Allende yönetimine karşı Şili Aşırı Sağ-CIA faaliyetleri
1 Aralık 1971 'de gerçekleşen Hıristiyan Demokrat Parti'li kadınların boş tencere yürüyüşleri yaygınlaştı. Daha önce Küba Devrimi'nin başarısından sonra Castro'nun karşılaştığı bu teknik, Şi­li'de de kullanılmaya başlandı. 1972 Ekim 'inde Şili 'nin kuzey illerinde CIA ve Şili sağı tarafından planlanan ve gerçekleştirilen, kamyonla kamu taşımacılık sistemine kar­şı çıkmak amacıyla kitlesel lokavtlar tezgahlandı. 9 Ekim' de başlayan kamyoncuların grevini, 13 Ekim' de mağaza sa­hiplerinin ülke çapında grevi izledi. 14 Ekim'de Şili sağ siyasal partile­ ri grevleri desteklediklerini açıkladılar. 17 Ekim'de Tabibler Birliği ve otobüs sahipleri greve katıldılar. 19 Ekim 'de işadamları, sanayiciler de­ğişik meslek kuruluşları greve başladılar. "Patronlar Grevi" diye adlandırılan bu grevi, faşist grupların sabotaj­ları ve çeşitli provakasyonları izledi. Bu eylem ve taktiklerle ülkenin si­yasal ve ekonomik olarak kaosa girmesi hesaplandı. Bu kaos ortamıyla Unidad Popular hükümeti istifaya zorlandı.
70'li yıllarda Şili'deki Salvador Allende Yönetimi:
1972 yılının ortalarına ge­ lindiğinde işsizlik oranı büyük ölçüde düşürülerek, sanayide kapasite kullanılımı yüzde 75 'ten yüzde 90- 100'lere yükseldi. Enflasyon yüzde 8 'lere indirildi. İşçi ücretlerinde yüzde 35 ile yüzde 66 oranında artırıl­ma yapılarak, işçi sınıfının ve emekçilerin alım gücü yükseltildi. Benzer gelişmeler orta sınıfların durumlarında da görüldü.
Reklam
Şu yıllarda CIA'nın Latin Amerika'da darbe yapmadığı ülke yok.
ABD, Soğuk Savaşın başlaması üzerine, Latin Amerika'da bir gü­venlik kuşağı oluşturmak ve bölgede hegemonyasını yaymak doğrultu­sunda hareketlere girişti. Bolivya, Ekvator, Venezuella, Kosta Riko, El Salvador, Peru ve Kolombiya'da askeri darbeler zinciri yaşandı
şili
Allende'nin lbanez dönemine ilişkin yorumu şöyledir: "lbanez Dik­tası, geleneksel biçimde Latin Amerika'ya özgü sayılan yönetimlerden başkaydı. Gerçekten yumuşak bir dikta olduğu söylenebilirdi. Karmaka­rışık bir hükümet, çorba gibi bir iktisadi durum sonucunda, her zaman olduğu gibi öğrenci örgütleri diktatörlüğe karşı çıkmak zorunda kaldıar. Bu öğrenci hareketlerine ben de katıldım ve bu nedenle üniversite­ den atılarak tutuklandım."
lbanez döneminde Amerikan emperyalizminin Şili'deki ekonomik, siyasi, askeri ağırlığı daha da arttı. Panama Kanalı 'nın açılışından sonra ABD'nin Orta ve Güney Amerika'da artan nüfuzu, Şili 'de de etkisini gösterdi. lbanez diktatörlüğü yıllarında Amerikan sermayesi, İngiliz ser­ mayesi karşısında öncelikli ve ağırlıklı bir konum elde etti. Şili'deki nit­rat ve bakır madenlerine, Amerikan tekelleri egemen oldu. Elektrik üre­timi ve dağıtımı, 99 yıllığına ITT 'ye devredildi. Şili, Güney Amerika'da ABD'nin en büyük yatırımlarını yaptığı ülke haline geldi.
1880-1914
Bu dönem içinde İngiliz yatırımlarının artışı durdu. İngiliz emperya­lizmi, Şili üzerindeki etkinliğini kaybederken, ABD emperyalizmi hızla ekonomik ve siyasi hegemonyasını artırdı. Şili'de 1880 ile 1914 arasın­daki dönemde Amerikan yatırımları 250 milyon dolardan 1 .700 milyon dolara yükseldi.
Reklam
Şili'deki ilk darbe:
Şili, 1890'Iara önemli siyasal değişimler yaşayarak girdi. 1886- 1891 yılları arasında devlet başkanlığı yapan Jose Manuel Balmaceda'nın gerçekleştirdiği reformlar, özellikle nitrat ve bakır madenlerinde devle­ tin daha fazla söz sahibi olmasını sağlayan düzenlemeler Şili 'de yeni bir siyasal süreci araladı. Balmaceda'nın bu uygulamaları, 1891 yılında deniz kuvvetlerinin ayaklanmasına neden oldu. Ülkenin kuzeyinde "yönetici cunta" adında bir darbe hükümeti kuruldu. Cunta, İngiltere'yle ekonomik entegrasyon içinde olan kesimler tarafından desteklendi. Ülkede yaşanan siyasal ku­tuplaşma; iç savaşa dönüşen gelişmeleri de beraberinde getirdi. Sekiz ay süren iç savaş sonucunda, İngiliz emperyalizmince desteklenen darbeci­ ler galip geldi. İç savaşta on binden fazla kişi yaşamını yitirdi.
Latin Amerika'daki ilk genel grev
1887 yılında anarşist bir platform niteliğinde olan Union Republica­ na del Pueblo - Halkın Cumhuriyetçi Birliği kuruldu. Bu örgütlenme, iş­çi denetimini savunmasıyla dikkat çekti. 1890 yılında, ulusal düzeyde gerçekleşen genel grevde Halkın Cumhuriyetçi Birliği ajitasyon, propa­ganda faaliyetlerinde bulunarak ve bazı grev örgütlenmelerinin içinde yer alarak etkili olmaya çalıştı. Bu grev; özellikle demiryolu ve maden işçilerinin katıldığı, farklı sektörlerde çalışan bir kısım işçinin de dahil olduğu, Latin Amerika'da gerçekleşen ilk genel grev olmasıyla, önem taşımaktadır. Şili oligarşisini korkutan grev, polis ve ordu birlikleri ta­rafından kanla bastırıldı.
1850- 1870 yılları arasında Şili'de 20 büyük işçi grevi yaşandı. Bu grevlerin ortak özelliği birdenbire patlama şeklinde doğmaları ve geliş­meleriydi. Grevlerin bu niteliği, katlanılmaz şartlara karşı işçi sınıfının kendiliğindenci bir tarzda tepkisini ve başkaldırısını gösteriyordu. İşçi sınıfı bu dönemde, yaşadığı günlük sorunları aşmak, hastalık ve ölüm gibi durumlarda karşılıklı yardımlaşmak amacıyla, dayanışma san­ dıkları şeklinde örgütlenmeler yarattı. Mutuales adı verilen bu örgütlen­ meler, ilk olarak 1853 'de kuruldu. 1880 yılına gelindiğinde sayıları 40'a ulaştı. Mutualesler bütün yetersizliklerine rağmen, Şili işçi sınıfının ör­gütlü bir güç haline gelmesinde önemli bir adım oldu. İşçiler, Mutuales örgütlenmeleriyle ortak davranma, ortak hareket etme ve ortak düşünme yeteneklerini geliştirdi.
Şili'de Chanarcillo grevi
İşçi sınıfının yaşadığı baskı, şiddet ve ağır sömürü koşullarına karşı ortak tavır alması uzun sürmedi. 1834 yılında, Chanarcillo gümüş ma­ denlerinde Şili işçi sınıfı tarihinin ilk işçi grevi gerçekleştirildi. Grev yalnızca işyeriyle sınırlı kalmayarak büyük sokak gösterilerine dönüştü. İşçilerin direnişleri günlerce sürdü. Grev, ordu birliklerinin müdahalesi sonucunda şiddetle bastırıldı. Chanarcillo grevi, Şili işçi sınıfının mücadelesinde bir kilometre ta­şı işlevi görerek, daha sonraki direnişlere önemli birikimler devretti. Chanarcillo maden ocakları, 1846 yılında çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi, ücretlerin artırılması yönünde yeni bir greve sahne oldu. İşçi sınıfının en temel haklarını elde etmek ve geliştir m ek yönünde yap­ tığı bu eylemleri, 1857 yılında Lota ve Coronel bölgesindeki kömür ma­denlerinde gerçekleşen eylemler izledi. Arkasından, en önemli grevler­ den biri 1864 yılında Carrizal'da bakır madenleri ocaklarında yapıldı. Bu eylem ve direnişler, Şili işçi sınıfının giderek şekillenmesini berabe­rinde getirdi.
Reklam
1820'lerde Şili'de işçilere cepo denilen bir ceza verilmesi:
Günde 12 saat çok ağır ve tehlikeli koşullarda çalışan işçiler, patronun bütün keyfi uygulamalarına da maruz kalmaktaydı. Bu uygulamala­ ra karşı direnen işçiyi, farklı cezalandırma yöntemleri beklemekteydi. Bunların en korkunçlarından biri nitrat madenlerinde uygulanan "cepo" adı verilen cezalandırmaydı. Başkaldıran işçinin ayaklarının ve ellerinin bağlandığı tahta direğin adına "cepo" denmekteydi. İşçi deniz kenarın­ da bu direğe bağlanarak gündüzleri güneşin altında, geceleri okyanusun soğuk rüzgarları karşısında aç ve susuz bırakılarak direnci kırılmaya ça­lışılırdı. Bu yöntem aynı zamanda diğer çalışanlar için de bir tehdit un­suruydu. "Cepo" gibi "örnek" cezalandırmalarla, işçilerin sessiz ve tep­ kisiz kalması amaçlanıyordu. Ayrıca, patronlar ölüm cezası verecek güç ve yetkiyle donatılmışlardı.
Bu savaş ile birlikte Bolivya denize sınırı olmayan bir ülke oldu
Şili 'de 1860 ve 1870'li yıllar, kapitalist ilişkilerde gözle görülür de­ğişmelerin yaşandığı yıllar oldu. İngiltere'nin finans desteğiyle gerçek­leşen kapitalist modernleşme, l 870'li yılların sonunda Şili ekonomisin­ de ciddi sorunların yaşanmasını engelleyemedi. Bu yıllarda dünyanın en büyük bakır üreticisi konumuna gelen ülke, önemli oranda gümüş ve kö­mür de ihraç etmekteydi. Fakat ülkenin ödemeler dengesinde yaşanan açık da giderek büyüyordu. Şili oligarşisi, bu sorunu çözmek ve Latin Amerika'da İngiltere'nin etki alanını yaygınlaştırmak yönünde bir vuru­ cu güç gibi hareket ederek Bolivya ve Peru sınırında bulunan nitrat madenlerini ele geçirmek için, bu iki ülkeye savaş açtı. Güherçile Savaşı ya da Pasifik Savaşı olarak adlandırılan bu savaş, 1879- 1883 yılları arasında sürdü. Pasifik Savaşı, Peru ve Bolivya'nın ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Şili, daha önce Peru'ya ait Tarapaca ve Bo­livya'ya ait Antofagasta bölgelerini işgal ve ilhak etti. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı J. Blaine, Pasifik Savaşı'nı şöyle de­ğerlendirmiştir: "Şili ile Peru arasındaki bir savaştan değil, daha çok, Şi­li 'yi araç olarak kullanan İngiltere'nin Peru'ya karşı savaşından söz edilmelidir."
1855 'ten sonra devlet başkanı Montt'un otoriter yönetimine karşı gelişen, liberal ve muhafazakarların ittifakı, kilisenin ayrıcalıklı konu­muna karşı mücadele yürüten radikallerin gücüyle birleşince, Şili yeni bir siyasal yapılanma sürecine girdi. Şili'nin siyasal tarihinde "Liberal umhuriyet Dönemi" diye tanımlanan bu süreç, 1861 yılında Jose Jo­aquin Perez'in devlet başkanı olarak seçilmesiyle başladı. Aynı yıl radi­kaller siyasal bir oluşum içine girerek, Partido Radical - Radikal Parti 'yi kurdular.
Mestizolar, Criollolar:
Şili toprakların­ da, bir yanda memur, yönetici, asker olarak görev yapan, toplumsal sta­tü olarak belirleyici ve ayrıcalıklı bir konumda olan İspanya doğumlu İs­panyollar bulunurken, öte yandan Criollo diye adlandırılan Güney Ame­ rika doğumlu kimseler de bulunmaktaydı. Criollolar ticaret ve tarımla uğraşan tüccar ve toprak ağalarının yanında, toplumun entelektüel kesi­mini oluşturmaktaydı. Belirli baskılar altında yaşayan bu toplumsal ke­simin yanında Mestizo olarak adlandırılan, toplumun en alt tabakasını oluşturan melezlerse, topraklarda serf olarak çalıştırılmaktaydı. Özellik­le Latin Amerika'da İspanyol sömürgecilerine karşı başlatılan bağımsız­lık mücadelelerinde Amerikalı olma bilincini taşıyan Criollolar, müca­deleyi örgütleyen, sürükleyen önder kimlikleriyle öne çıkacaktır. Örneğin, Latin Amerika'nın kurtarıcısı Simon Bolivar, Venezuellalı bir Cri­ollo'ydu.
Şili'de Ispanyollar ile Kızılderili çatışmaları:
Kızılderililer'in, yaşam kültürlerinde ve kolektif zihniyetlerinde özel mülkiyet, toprak mülkiyeti gibi kavramların olmayışı, Şili'nin Pedro de Valdivia tarafından İspanya mülkiyetine geçirilmesini, en azından bir dönem için, anlayamamalarına neden oldu. İspanya, Kızılderililer'in toplumsal yapısını dağıtmak ve direnişleri­ni kırmak yönünde tedbirler almasına rağmen bunu başaramadı. İspan­ya 'nın Şili'deki hakimiyeti boyunca (yaklaşık 3,5 asır) dönemsel baş­kaldırılar gerçekleşti. Güney Amerika Kızılderilileri arasında en savaş­ çı kabile olarak anılan Araucanianlar bu direnişlerde öne çıktı. Gerillla tarzı yöntemler de geliştiren Kızılderililer 1598, 1655, 1723 ve 1726 yıl­larında İspanyol egemenliğine karşı ayaklanmalar gerçekleştirdiler. İs­panyollar, Şili'de tüm Amerika kıtasının fethinde verdikleri kayıplardan daha fazla kayıp verdiler. Şili 'nin fethinden 1664 yılına kadar, Kızılde­ rililerin direniş savaşında İspanyollar' ın kayıpları 30 bine ulaşırken, İs­ panyollar'ın safında savaşan köleleştirilmiş yerlilerin kaybı 60 bin ki­ şiydi. 1674'e gelindiğinde ölen İspanyollar'ın sayısı 40 bine ulaştı.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.