Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

12 Eylül Yönetimi Dönemi

Sokaktaki Askerin Dönüşü

Nevzat Bölügiray

En Beğenilen Sokaktaki Askerin Dönüşü Gönderileri

En Beğenilen Sokaktaki Askerin Dönüşü kitaplarını, en beğenilen Sokaktaki Askerin Dönüşü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Sokaktaki Askerin Dönüşü yazarlarını, en beğenilen Sokaktaki Askerin Dönüşü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bitirirken;
tarihi yanlışın acısını çeken sadece ve sadece Türk ulusu olmuştur...
Sayfa 247Kitabı okudu
terör bıçak gibi kesildi mi?
Terör örgütlerinin strateji ve taktik değişikliği: 12 Eylül Harekâtı'nın ilk darbesi ile baskına uğrayan ve şoka giren terör örgütleri, yönetildikleri iç ve dış odaklardan alınan direktiflere de uygun olarak, bugüne kadar uyguladıkları strateji ve taktikleri de değiştirmek zorunda kalıyordu. Buna göre; önce, baskını ve ilk darbeyi en az kayıpla atlatmak için sindiler, bilinçli bir dağılma yöntemi uyguladılar, bu amaçla gizlendiler, kırsal kesimlere yayıldılar ya da yurt dışına kaçtılar. Bu nedenledir ki, 12 Eylül'den hemen sonraki günler, terör birden durdurulmuş gibi bir görüntü doğdu. Oysa, örgütlerin strateji ve taktik değişiklikleri sonucu ortaya çik!yordu bu görüntü.
Reklam
bugün susturulan basının yarın, demokratik düzene geçildiğinde, bunun acısını çıkaracağını da biliyordum. Çünkü: «Rüzgar eken fırtına biçer»di...
Sayfa 122Kitabı okudu
Mahkemelerin sonuçlanmasının uzamasının en büyük sakıncası; binlerce insanın yıllarca tutuklu kalması, bir kısmının yedi, sekiz yıl gibi çok uzun bir süre sonra aklanarak serbest bırakılması ve bu durumun kamu vicdanında yarattığı büyük güvensizlik ve kin duygusu Oluyordu. Bugün ve daha yıllarca, toplumun içinde bu durumda olan kırılmış, yıkılmış, topluma ve rejime düşman olmuş binlerce, onbinlerce insanın ve aynı duyguları paylaşan yakınlarının varlığı insanı ürkütüyor...
12 Eylül Adaleti (!)
Çoktan rahmetli olmuş bir komutanımızın dul eşi bana başvuruyordu. Oğluna Ordu Pazarı'na giriş kartı çıkartmak için Ankara Garnizon Komutanlığı'na başvurmuş, aradan dört ay geçtiği ve aynı zamanda başvuran diğer subay oğlu olan arkadaşlarına olumlu yanıt geldiği halde buna hiç bir yanıt verilmemişti. Kurmay Başkanı'na telefonla nedenini soruyorum ve kısa bir süre sonra yanıt veriyordu: Bu çocuk SBF'de öğrenci iken sol bir derneğe (yasal) üyeymiş. Kaç yılında? 1971 de. - Şimdi 1981. On yıl geçmiş. O günkü genç şimdi otuz beşinde olgun bir adam. Doğru komutanım, ama yöntemi biliyorsunuz... Alt tarafı Ordu Pazarı'na annesine yardım için gidecek. Yani bomba mi atacak? . (...) . - Sonuçta giriş kartı alınamadı!.. Başkanlığımıza bir sivil memur alınacak. MİT'den temiz bilgi geldi. Emniyetten gelen ise «Sakıncalı». Neymiş sakıncası? "Beş yıl önce sağ-sol kavgasında görülmüştür" diyor rapor. Ne demek görülmüştür. Pencereden, kapıdan seyrederken mi, yoksa yoldan geçerken mi görülmüş? Kavga etmiş mi? Ne yapmış? Hepsi bu kadar yazıyor. Böyle saçmalık olmaz. Ben sorumluluğu üzerime alıyorum. İşe alın adamı.
Sayfa 160Kitabı okudu
üç yıllık askeri dönemde dört kitap yayınlandı. Bu kitaplardan hemen tüm köşe yazarlarına ve gazetelere birer tane ismen gönderiliyordu. İşin ilginç yanı, sanırım hiç bir gazete ve gazeteci bu kitaplardan ne söz etti ne de yararlandı. Sanırım, gazetecilerimiz ilke olarak askeri yönetimin resmi açıklamalarına hiç itibar etmiyorlardı.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
teröristle sanatkârları ve düşünenleri birbirine karıştırmayı acı ile anımsıyorum. Evet, gerçekten de biz, 12 Eylül Yönetimi Dönemi'nde çok şeyi birbirine karıştırmıştık. Biri de buydu...
Sayfa 165Kitabı okudu
yazarlığın Türkiye'de ne denli tehlikeli bir iş olduğunu bizzat yaşayıp gördüm. Hem de sadece bir tek anı kitabı ile... Neden böyleydi? Türkiye'de bir yazarlık, gazetecilik neden yasaklarla, yasalarla örülmüş bir mayın tarlasına girmekle eşdeğerdi? Neredeyse bir sözcük, bir tümce bir mayın gibi tehlikeli olabiliyordu. Kimi sözcüklerin ve tümcelerin böylesine tehlikeli olduğu bir ülkede demokrasi olduğu nasıl söylenebilirdi? Ne yazık ki eskiden de var olan bu tehlikeli mayın tarlasına, 12 Eylül'den sonra bizler de yeni yeni mayınlar ekliyorduk...
komutanlar ayrılsaydı müdahale olmaz mıydı?
Genelkurmay Başkanı'nın ve Kuvvet Komutanlarından istenilenlerin emekliye ayırmaları olanağı bulunuyordu. Madem ki terörle savaşmalarından memnun değillerdi emekliye ayırsaydılar. Kaldı ki, Cumhurbaşkanı Vekili olarak Çankaya'da Sayın i. Sabri Çağlayangil bulunuyordu. Diyelim ki, o günlerde komuta katında olanlar emekli edidliler. Ancak, terör komutan değiştirmekle önlenecek boyutları çok aştığı ve sonradan gelecek olan komutonların da Müdahale'de anlaşmış olan grubun içinde olmaları nedenleriyle, büyük bir olasılıkla, durum değişmeyecek ve Müdahale yine olabilecekti... Bu nedenle başbakanları, komutanları emekliye ayırmadılar diye eleştirmenin pek de gerçekçi olmadığı kanısındayım...
ayarını bozduğunu kantar gün gelir seni de tartar...
12 Eylül Harekatı «Terör»e karşı yapılmıştı ve bizler de bu amaçla görev yapmıştık. Ne yazıkki, 12 Eylül Yönetimi Dönemi'n'de oluşan çağdışı ve anti demokratik ortamda kimi düşünenler suçlu sandalyesine oturtulurken şimdi, 12 Eylül Harekâtı'n'da görev yapan ben, aynı sandalyeye oturtulmamak için anılarımı bile yazmaktan çekiniyordum. Bunları, ancak yaşayanlar anlayabiliyordu...
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.