Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

12 Eylül Yönetimi Dönemi

Sokaktaki Askerin Dönüşü

Nevzat Bölügiray

Sokaktaki Askerin Dönüşü Gönderileri

Sokaktaki Askerin Dönüşü kitaplarını, Sokaktaki Askerin Dönüşü sözleri ve alıntılarını, Sokaktaki Askerin Dönüşü yazarlarını, Sokaktaki Askerin Dönüşü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
prof.dr. cahit tanyol;
«Nakşilik Tarikatı Anadolu'nun Türk vatanı olmasında bir rol oynamamıştır. Nakşiler Orta Asya'da, Şamanizm'den arındırılmış katı ve yobaz bir Sünniliği yaymaya çalışıyorlardı. Allah göstermesin, kazara Türkmen boyları Anadolu'ya Baba İlyaslar, Ahi Evrenler, Hacı Bektaş Veliler yerine Nakşibendi dervişleri gelmiş olsaydı, değil Anadolu'yu Türk Vatanı yapmak bir tek Anadolu köyünde dahi izimize rastlanmazdı... Çünkü Nakşilik, Arap müslümanlığını yaymayı amaçlayan tarikatların en katısıdır.. Şimdilik Nakşi mollaları türbanla üniversitelerin medreseleşmesine kapı araladılar. Bunun politik sonucu Anadolu halkını araplaştırmak olsa gerek...»
Sayfa 206Kitabı okudu
prof.dr.cahit tanyol;
«Özellikle Nakşibendilik politik bir cemaat halinde neredeyse. ANAP iktidarının simgelerinden biri haline geldi... Nakşilik şimdi devlet himayesinde yayılıyor. İslam Enstitüleri, İmam-Hatip Okulları ve Kur'an kursları ve radyo-televizyondaki din ve ahlak sohbetleri bu tarikat için iyi bir ortam hazırlıyor. Sizce amaç ve sonuç ne olabilir?»
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
70'lerin MİT raporlarında Nakşibendi tarikatı
Faaliyetleri: Türkiye'de genel olarak hepsi saldırgan, silahlı ve kanlı olmak üzere bir çok Nakşi hareketleri olmuştur. Bu hareketlerin diğer bir niteliği de, Kürtçülük olaylarında da başlıca rol oynamasıdır. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde cereyan eden irtica ve isyan hareketlerinde Nakşiliğin etkisi büyük olmuştur... 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı'nda, yabancı kışkırtmaları rol oynamakla beraber, sevk ve idare Nakşi şeyhleri tarafından yapılmıştır. Bütün bu ayaklanmaların dini maskesi Nakşibendiliktir. Bunların tek hedefi, laik ve milli Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaktır...»
Sayfa 205Kitabı okudu
sağ, sol ve gerici terör
12 Eylül öncesinde, yaygın ve örgün üç cephede sürüyordu. Sağ terör, sol terör ve bölücü terör cepheleri. Sikiyönetimler her gün onlarca ölü, yaralı, yüzlerce diğer terör eylemlerine karşı yoğun bir savaşım sürdürürken, yukarda belirtilen gerici eylemler ise o denli önem kazanmiyor ve geri planda kalabiliyordu. Kuşkusuz ortaya çıkan olaylar gözardı edilmiyor ve gerekil işlemler yapılıyordu, ama hepsi o kadardı. O günlerde karşımızda silahlı gerici terör örgütleri bulunmuyordu. MİT, Emniyet ve diğer istihbarat örgütlerinden bizlere ulaşan bilgilerde ve raporlarda da durum böyleydi. Bizlerin de o bunalımlı günlerde, çoğu «Laf» olan bu konularla ilgilenecek fazla zamanımız da yoktu. Bunları anlatırken o günlerde, gericitik tehdidi yoktu, demek istemiyorum. Ne yazık ki, bizler o günlerin varolan terör olaylarıyla boğuşurken gericilik tehdidi bu fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyordu.
Sayfa 198Kitabı okudu
"12 Eylül'den bu yana polisin yakaladığı sanıkların % 70 i suçsuz bulunarak salıveriliyordu. Demek ki polisin bir suça sırf bir suçlu bulmak için rastgele adam toplama alışkanlığı hâlâ sürüyordu..."
Sayfa 178Kitabı okudu
iftiralara dayanamayan Tümgeneral Mustafa Özyanar'ın İntiharı
1974 yılında Aşkale'de benim de kurmay başkanlığımi yapan rahmetli Özyanar, dürüstlüğü ve namusu ile herkese güven vermiş, sınıfında da üstün meslek bilgisi ile sivrilmiş seçkin bir general olarak tanınıyordu. Ancak, aşırı duygusal ve kuruntulu olan Sayın Özyanar, bu ruh ve karakter yapısı ile taban tabana zıt bir görevde bulunurken, Kapıkule Gümrük Kapısı'nda bazı askerlerin de karıştığı yaygın bir kaçakçılık suçlaması ile yüz yüze gelince dengesini yitiriyor ve intihar ediyordu. TSK'nde hiç rastlanmiyan böyle bir olay bizler arasında büyük bir şok ve üzüntü yaratıyor, tartışmalar da gazetelerde sürüp gidiyordu. Özetle, Sayın Özyanar onurunun kurbanı oluyordu. Bu gerçek, intihar etmeden önce yazıp bıraktığı kısa mektubundan da açıkça anlaşılıyordu (B). Eşine ve çocuklarına yazdığı bir kaç satırı buraya almak istiyorum. «... Sizlere şunu açıklamak isterim ki, vatan ve milletimi sonsuza dek hiç kimsenin sevemiyeceği şekilde sevdim ve ona leke kondurtmadım. Allah korkusu ve namusum üzerine titizlikle durdum, ama vatansız, duygusuz, dinsiz kişi ve kuruluşların devamlı baskısı altında kaldım, namus anlayışı olmayan bunların çoluk çocuğunun da benim gibi olmasını dilerim... » Mektubu bitirir, imzalar ve çekmeceyi çeker, tabancasını çıkarır, önce toplantıda karşısında oturan subaylardan kendince suçlu sandıklarına ateş eder ve sonra da tabancayı tam şakağına dayayıp intihar eder. Bu olay açıkça, çok dürüst bir insana çok ağır gelen kimi suçlamaların yarattığı bir bunalımın ve cinnetin sonudur.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
12 Eylül Yönetimi Dönemi'nde, Kaçakçılık-Terör ilişkilerinin ortaya çıkanlmasında ve kaçakçı patronları ile örgütlerinin ele geçirilmesinde oldukça önemli adımlar atılmıştır. Bunu daha iyi anlamak için, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nda bu amaçla kurulmuş olan Özel Mahkemelerin çalışma sonuçlarına bakmak yeterli olacaktır.
Sayfa 173Kitabı okudu
tsk'nın terör konulu kitabı;
en geniş çalışma kominizm ve bölücülük idi. irtica üç beş sayfaydı. kaçakçılık konusuna MİT hiç değinmiyor, emniyet genel müdürlüğü ise sadece işin polisiye yönünü açıklıyordu
Sayfa 169Kitabı okudu
uğur mumcu ve tarafsız (!) 12 Eylül yönetimi
Terörle kaçakçılığın ilişkisi konusunda bugüne kadar ne gariptir ki sağcı yazarlardan hiç bir açıklama gelmedi. Hep sustular. Ben sol eğilimli bir yazarım, ama kominist değilim. Atatürkçü ve vatanını seven bir kimseyim. (Sayın Mumcu, sanırım bu açıklamayı, sosyal demokratlarla koministleri birbirine karıştıranları uyarmak için yapıyordu. Çünkü biz kendisini zaten dediği gibi tanıyorduk. N.B.) Sürekli olarak teröre ve kaçakçılığa karşı çıktım. Herkes susarken ben bu konuya ağırlık verdim. Bulgaristan'ın kaçakçılık ile ilgisini ortaya koydum. Bu nedenlerle aşırı soldan çok tehditler aldım. Sayın Mumcu, bu arada Askeri Yönetim'e bir de uyarıda bulunuyordu: Ortanın solunu aşırı eğilimlerle karıştırmamak gerekir. Üniversitelerde, ülkücü, aşırı sağcı kişiler rektör seçildi. Bunlar acaba aşırı solcu olsalardı ne işlem yapılırdı? Bu soruya Sayın Öztorun kısaca şöyle yanıt veriyordu: Biz yansız bir yönetimiz. Ancak, aşırı sol enternasyonali söylerken işlem görür, ama aşırı sağcılar İstiklal Marşı'nı söyledi diye işlem yapamayız.
Sayfa 166Kitabı okudu
teröristle sanatkârları ve düşünenleri birbirine karıştırmayı acı ile anımsıyorum. Evet, gerçekten de biz, 12 Eylül Yönetimi Dönemi'nde çok şeyi birbirine karıştırmıştık. Biri de buydu...
Sayfa 165Kitabı okudu
59 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.