Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Son Yazılar 1950 - 1953

Josef Stalin

Son Yazılar 1950 - 1953 Gönderileri

Son Yazılar 1950 - 1953 kitaplarını, Son Yazılar 1950 - 1953 sözleri ve alıntılarını, Son Yazılar 1950 - 1953 yazarlarını, Son Yazılar 1950 - 1953 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kapitalist üretimin amacı, her zaman, yatırılan asgari sermaye ile, azami artı- değeri ya da azami artı-ürünü yaratmaktan ibarettir; eğer bu amaca, işçilerin aşırı çalıştırılmasıyla varılamıyorsa, sermaye, belirli bir ürünü elden gelen asgari masrafla üretmek, emek gücünü ve masrafları kısmak eğilimini gösterir.
Ekonomi politiğin konusu insanlar arasındaki üretim ilişkileri, ekonomik ilişkilerdir. Bu ilişkiler şunları kapsar: a) üretim araçlarının mülkiyet biçimleri b) değişik toplumsal grupların üretimdeki yerleri, ve onların karşılıklı ilişkileri ya da Marx’ın deyimi ile kullanırsak bu biçimlerden çıkan faaliyetlerin değişimi c) bunlara tamamen bağlı olan ürünlerin dağıtım biçimleri. Bütün bunlar ekonomi politiğin konusunu oluşturur.
Reklam
Sınıflı bir toplumda, ekonomik yasalardan yararlanma, her zaman ve her yerde, ekonomik yasaların toplumun büyük çoğunluğunun çıkarları ile çakışmaktadır; çünkü proletarya devrimi, şu ya da bu sömürü biçiminin kaldırılması anlamına gelmeyip, her tür sömürünün yok oluşu anlamına gelmektedir, oysaki öteki sınıfların devrimleri, sömürünün şu ya da bu biçimini kaldırırken kendi dar sınıf çıkarlarının ötesine gidemediler, ve bu çıkarlar toplumun çoğunun çıkarlarıyla çelişki halinde bulunmaktaydı.
İşçi sınıfının maddi durumu sözkonusu olduğunda genellikle üretimde çalışan işçiler akla gelmektedir, ama yedek ordu diye adlandırılan işsizler ordusunun maddi durumu hesaba katılmamaktadır. Bu yanlıştır. Eğer işsiz ordusunun emek güçlerini satma dışında yaşama olanağı yoksa, işsizler zorunlu olarak işçi sınıfından sayılmalıdır.
sosyalist ekonomide meta üretimi kapitalizme götürmez mi?
Meta üretimi kendi kendine yeterli, ekonomik çevreden bağımsız sayamayız. Meta üretimi, kapitalist üretimden daha eskidir. Kölelik düzeninde vardı ona hizmet ediyordu, bununla birlikte kapitalizme götürmedi. Feodal düzende vardı ona hizmet ediyordu, kapitalist üretimin gelişinin bazı koşullarını hazırlamakla birlikte kapitalizme götürmedi.
Türk özümleyicileri yüzyıllarca Balkan halklarının dillerini bozmaya, yıkmaya, yok etmeye çalışmışlardır. Bu dönem süresince, Balkan dillerinin sözcük hazineleri ciddi değişimlerle karşılaştı, büyük sayıda Türkçe sözcük ve deyim kabul edildi. “Yakınsamalar” ve “ıraksamalar” oluştu, ancak Balkan dilleri direndi ve yaşamlarını sürdürebildiler. Niçin? Çünkü gramer sistemleri ve sözcük hazinesinin temel özü, ana çizgileriyle korunabildi.
Reklam
Tarih, dilin zoraki bir özümlemeye karşı aşırı kalımlılığa ve aşırı direncine tanıklık eder. Bazı tarihçiler, bu olguyu açıklamak yerine, şaşkınlıklarını belirtmekle yetinirler. Ama burada şaşılacak bir şey yoktur. Dilin kalımlılığı, onun gramer sisteminin ve sözcük hazinesinin temel özünün kalımlılığı ile açıklanır.
Burjuvalar, ellerinin altında ücretli işçiler bulundurmazlarsa yaşayamaz ve zenginleşmezler; proleterler ise, kapitalistlerden iş alamazlarsa geçimlerini sağlayamazlar. Aralarındaki bütün ekonomik bağların kopması her çeşit üretimin durması demek olur; oysa her çeşit üretimin durması, toplumun ölümüne, sınıfların kendilerinin ölümlerine varır. Hiç bir sınıfın, kendisini yok olmaya adamak istemeyeceği besbellidir. Bu yüzdendir ki, sınıf savaşımı, ne kadar keskin olursa olsun, toplumun çözülüşüne varamaz.
Proletarya’nın yüce rayları
Biz de bir zamanlar, Ekim Devriminden sonra, ülkemizdeki demiryollarının burjuva demiryolları olduğunu, biz marksistlerin bunları kullanmamızın doğru olmadığını, bunları söküp yenilerini “proleter” demiryollarını kurmamız gerektiğini savunan “Marksistler” çıkmıştı. Bunlara o zaman “mağara adamı” lakabı takıldı.
Üstyapıyı doğuran temeldir, ama bu hiçbir zaman onun temeli yansıtmakta yetindiği, edilgen yansız olduğu, temelin yazgısına, sınıfların yazgısına gelmez. Tersine üstyapı bir kez doğunca, etkin bir güç olur, temelin billurlaşmasına ve güçlenmesine etkili bir biçimde yardım eder; eski düzenin ve eski sınıfların yıkımının tamamlanmasında ve onların tasfiyesinde, yeni düzene yardım etmek üzere gereken bütün önlemleri alır.
Reklam
Her temelin o temele tekabül eden kendi üstyapısı vardır. Feodal rejimin temelinin kendi üstyapısı, siyasal hukuksal ve diğer görüşleri ve bunlara tekabül eden kendi kurumları vardır; kapitalist temelin kendi üstyapısı vardır, sosyalist temelin de. Temel değiştiği ya da tasfiye edildiğinde, onun üst yapısı onu izleyerek değişir ya da tasfiye olur, yeni bir temel doğunca bunu izleyen ve buna tekabül eden bir üstyapı doğar.
Üstyapı, toplumun siyasal, hukuksal, dinsel, sanatsal, felsefi görüşleri ve bunlara tekabül eden siyasal, hukuksal diğer kurumlardır.
İkinci Dünya Savaşı; SSCB'ne karşı savaşla başlamadı da, kapitalistler arasında bir savaş olarak başladı. Neden? Çünkü ilk önce, kapitalizm için, sosyalizmin ülkesi SSCB'ne karşı savaş, kapitalist ülkelerin arasındaki bir savaştan daha tehlikelidir. Çünkü, eğer kapitalist ülkeler arasındaki savaş yalnızca bu kapitalist ülkelerin, şu kapitalist ülkeler üzerindeki üstünlüğü sorununu doğurmakta ise, SSCB'ne karşı bir savaş, ister istemez, bizzat kapitalizmin varlığı sorununu ortaya koyar.
191 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Stalin hakkında değerlendirme yapanların en önemli özelliği, Stalin'in hiçbir makalesini okumamalarıdır. Tabu kişi, tabu kurum yok. Ancak bir siyasi kişiliğin eleştirilmesi için teorisi ve pratiğinin bilinir olması gerekiyor. Stalin, bu kitapta 1950'li yıllarda olunmasına rağmen SSCB'de nasıl sorunların var olageldiğini, kendisinin sorunların çözümü için komiteleri sorumlu gösterdiğini belgeliyor. Demokratik merkeziyetçiliği takip ederek, onun yöntemini oturtarak çalışmalarını gerçekleştirdiği önerileri, sosyalist devrimin gelişiminin ne kadar zor koşullarda gerçekleştiğini de ortaya koymakta. Kitap, ayrıca Marksizm ve Dil adlı broşürü de barındırıyor. Stalin, bu konuda bazı görüşlerini dile getiriyor ancak konuya hakim olduğunu ve olguyu tam anlamı ile yansıttığını söylemek zor.
Son Yazılar 1950 - 1953
Son Yazılar 1950 - 1953Josef Stalin · Sol Yayınları · 199018 okunma