Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü
Mira KirshenbaumSona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü Gönderileri
Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü kitaplarını, Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü sözleri ve alıntılarını, Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü yazarlarını, Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar KötüMira Kirshenbaum · HYB - Hekimler Yayın Birliği · 200020 okunma
Tohumunuzu verimli bir toprağa ekmiş olsaydınız başarısız olduğunuzu söyleyebilirdiniz. Ama o tohumu bir kayaya bırakırsanız, tohumun büyümesini engelleyen şey siz değilsinizdir, kayadır.
Yakın olduğunuz yer, kendinizi iyi hissettiğiniz yerdir. Ama aynı zamanda, incindiğiniz yer de olabilir.
Gitme zamanını belirleyen şey, başlı başına kavgalar değil, karşılanmayan ihtiyaçlar ve verimsiz kavgalardır.
Sorunlu bir ilişkide kalmış olduğunuz gerçeği, yoksunluk derecesi ne kadar olursa olsun, sizin buna alıştığınız anlamına gelir. İlişkinizi sürdürdüğünüz gerçeğine bakıp bunun hala umut vaat edici olduğunu varsayamazsınız.
Tekrar tekrar meydana gelerek bir kalıp oluşturan ve ihtiyaçlarınızın karşılanması bir yana, zaman kaybetmenize neden olduklarını düşündüren şeyler bir ilişkiyi yok eden türden şeylerdir.
İhtiyaçlarınızın karşılanmasını, istediklerinize tamam diyen ama sonra verdiği sözleri tutmayan bir partner kadar zorlaştıran çok az şey vardır. İşte bu noktada, ilişkilerde güven meselesi gündeme gelir.
Bir kırmızı çizgi ne zaman kırmızı çizgi olmaktan çıkar? Yanıt: Partnerinizle değil, kararsızlığınızla evli olduğunuzda.
Gerçekleri göremeyen bir kişi yeteri kadar kötüdür; gerçekleri göremeyen iki kişiyse bir tımarhane gibidir.
Partneriniz ilişkinizi sonlandırmak istemenize neden olan şeyi görmekten acizse, gitme vaktiniz gelmiş demektir.
Bir konu, ancak iletişim kurma çabalarınız tekrar tekrar reddedildiğinde ve bu yüzden o konuyu tekrar gündeme getirmeye gerçekten de cesaretiniz kırıldığında tartışma dışı olur.
İşetişim söz konusu olduğunda farklılıklarımızdan söz etmek, köprüler söz konusu olduğunda nehirlerden söz etmek gibidir. Nehirlerin üstlerinden geçebilmek için köprüler tasarlanır. İletişim kurmanın başlıca nedeni de farklılıklarımızı aşabilmektir.
İnsanların aşağılanma veya görünmezlikle ilgili duygularını ifade ettiği iki başlıca yol vardır: öfke ve depresyon. Başkaları sizi bir hiç gibi hissettirdiğinde ya onları ya da kendinizi yok etmek istersiniz.
İlişkinizde bir kafa karışıklığı içinde kalıp bocaladığınızda neler olduğunu düşünün: Kendinize her gün, sizin için en doğru olan şeyi bir türlü anlayamadığınız mesajını verirsiniz. Özgüveni yok eden şey de budur. Sonra ne yaparsınız? Kendisi için en doğru kararı verebilmek konusunda özgüveni olmayan biri, en doğru kararın ne olduğunu nasıl anlayabilir ki?
İlişkide kafa karışıklığı yaşama durumundan çıkmanın yolu şudur: İlişkinizi avukatlar gibi mahkemede yargılarmışçasına yargılamayın. Doktorlar gibi bir teşhis koymaya çalışın.