Okudugum en duygusal cinayet- polisiye romanlarından biriydi Sondan Başlıyoruz.
Karakterlerin içsel yolculuğu, dönüşümü ve değişimi çok iyi aktarılmıştı.
Ödüllü bir polisiye roman zira. Bence hak etmiş.
Çözülmesi gereken bir cinayetin yani sıra aile,arkadaşlık,bağlılık,nedamet ...gibi konularda da söyleyecek çok sözü var romanın.
13 yaşındaki Duchess Day Radley ve 6 yaşındaki kardeşi Robin Radley yüreğimi parçaladı.
Polis memuru Walker'in arkadaşlarına bağlılığı, geçmişine sahip çıkması çok dokunaklıydı. Vincent King'in kayıp giden hayatı boşa yaşanmış bir hayat adına çok üzücüydü.
Bir polisiye romanda fazla açık vermemek adına yazmak istediklerimin cogunu yazamiyorum. Ol sebepten bir polisiye roman okuma zamanım geldi,dediginizde kesinlikle okuyabileceğiniz bir roman.
“Keşke bir ortası olsaydı. Çünkü insanların yaşadığı yer orası. Hepsi ya da hiçbiri olmak zorunda değil… batarsın ya da böyle yüzersin. Çoğu insan sadece suda duruyor ve o kadarı yetiyor. Çünkü batarken bizi de kendinle aşağı çekiyorsun.”
Okudum bitti.
Karakterler inanılmaz ve sanki karşımızda gibi ustalıkla yazılmış.İnsanın içine işleyen bir dram. Bir cinayet romanı olarak işlenmiş olsa da bir trajedi okuyorsunuz.
Kardeşlik bağı , nefret , intikam , hırs, vefa , sevgi ....ve aklınıza gelen tüm insanı bağlar uçuşuyor satırlarda .
Duchess Day Radley , tutunamamış yetişkinler dünyasına doğmuş, onnuc yaşında bir kız. Beş yaşındaki kardeşini büyütmek ve otuz yıl önceki bir cinayetle enkaza dönüşmüş annesini kollamaktan başka gayesi yok.
Çok iyi bir final...
Tek kelime ile harika.....
.
.