Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(ciltli)

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu

Erhan Afyoncu

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu Gönderileri

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu kitaplarını, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu sözleri ve alıntılarını, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu yazarlarını, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gelibolu'da doğan çocuklar timsah gibi su içinde büyürler. Beşikleri ecel tekneleridir. Sabah ve akşam gemilerin sesleri ile uyurlar."
Osmanlılar'ın Türk kimliği Avrupa'ya o kadar tesir etmişti ki, imparatorluktan giden herşey adını alıyordu. Meselâ, Yemen kahvesinin Türk kahvesi olarak adlandırılması gibi. Hatta Avrupalılar, Müslüman olan birisini "Türk oldu" şeklinde anmaktaydılar. Uzun süre Osmanlı ülkesinde kalan ve buranın kültüründen etkilenen bazı seyyahlar, ülkelerine döndüklerinde "Türkleştikleri" suçlamasıyla hapse bile atılmıştı.
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nun bugünkü dünyanın Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu gibi en problemli üç bölgesinin de içinde olduğu çok geniş topraklar üzerinde 600 yıl süren hakimiyetinin günümüze tesiri çok büyüktür. Osmanlılar'ın izlediği siyasi ve dini politikalar günümüz modern dünyasının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Ya kendini kaybetmiş veya Don Kişot okuyor"
Cervantes'in kitabı insanların hafızasında unutulmayacak anekdotlar bıraktı. Don Kişot oldukça eğlendirici bir romandı. İspanya Kralı III. Felibe, kendinden geçmiş bir şekilde kitap okuyan birini gördüğünde “Ya kendini kaybetmiş veya Don Kişot okuyor" demişti.
Don Kişot'tun yazarı Miguel de Cervantes
İspanya'nın bu en meşhur yazarı 1571'de İnebahti savaşı sırasında yaralanmış ve sol elini kaybetmiş, daha sonraki yıllarda da Türkler tarafından yakalanarak beş yıl Cezayir zindanlarında esaret hayatı geçirmişti.
Yelken açmaya hazır bekleyen 250 kadırgalık yeni Osmanlı donanmasının yarattığı korku Venedik'i barışsever yapmıştı. Venedik antlaşmanın ardından, yapılan antlaşmanın şerefli olduğuna dair açıklamalar yaptı.
Reklam
Elçi Barbaro, Sokollu ile yaptığı görüşmede tarihe geçen şu cevabı aldı:
“Sizden bir kralık yer almakla, bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz ise donanmamızı mağlup etmekle sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilmiş bir kol yerine gelmez, ama tıraş edilmiş sakal evvel- kinden daha gür çıkar".
"Gelibolu'da doğan çocuklar timsah gibi su içinde büyürler. Beşikleri ecel tekneleridir. Sabah ve akşam gemilerin sesleri ile uyurlar".
Kanuni den cevap
Ey-demâdem, mazhar-ı tuğyan u isyanum oğul! Takmıyan boynuna hergiz tavk-ı fermanum oğul, Ben kıyar mıydım sana ey Bayezid Han'um oğul, Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Enbiyā vü evliyâ erväh-ı a'zam hakkiyçün, Nuh u İbrahim ü Musa ibn Meryem hakkiyçün, Hatem-i åsår-ı nübüvvet Fahr-i Ålem hakkiyçün, Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Adem adın itmiyen Mecnuna durak, Kurb-i ta'atden kaçanlar daima düşer ırak, Ta'n değildür dir isen "Vå hasretâ dâdü'l-fırak", Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Neş'et-i Hakdur übüvvet, rám olan olur kerim, "Lá-tekul üf" kavlini inkâr iden kalur yetim, Ta'ate isyana âlimdir hudavend-i kerim, Bí-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Şehzade Bayezid af dileme şiiri
Ey serâser âleme sultan Süleymanum baba, Tende canum canımın içinde cananum baba, Bâyezıdına kıyar mısın benüm canum baba? Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Enbiya-1 ser-defter, ya'ni ki Âdem hakkiyçün, Hem dahi Musa ile İsa vü Meryem hakkiyçün, Kâinatun serveri, ol ruh-i a'zâm hakkiyçün, Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Sanki Mecnunam, bana dağlar başı oldu durak, Ayrılub bi'l-cümle mal ü mülkden düşdüm ırak, Dökerüm gözyaşunu “Vâ-hasretâ dâdü'l-fırak" Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Kim sana arzeyleye hâlim eyâ Şah-ı kerim? Anadan, kardaşlarumdan ayrılub kaldum yetim,
Reklam
Şehzade Mustafa ya yazılan mersiye
Meded, meded bu cihânın yıkıldı bir yanı Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hân'ı. Dolundu mihr-i cemâli, bozuldu erkânı, Vebâle koydular âl ile Âl-i Osmân'ı. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı Felek o cânibe döndürdü şâh-ı devrânı. Yalancının kuru bühtânı, buğz-ı pinhânı, Akıtdı yaşımızı, yakdı nâr-ı hicrânı. Cinayet etmedi cânî gibi ânın canı, Boğuldu seyl-i belâya, dağıldı erkânı. N'olaydı görmiye idi bu mâcerâyı gözüm Yazıklar âna, revâ görmedi bu râyı gözüm. Donandı aklar ile nûrdan minâre dönüb Küşâde-hâtır idi, şevk ile nehâre dönüb. Göründü halka draht-i şükûfe-dârâ dönüb Yürüdü kolları yanınca lale-zâra dönüb. Dururdu Şah-ı cihân hiddet ile nâra dönüb Otağ haymeleri karlu kûhsâra dönüb. Müzeyyen idi, bedenlerle ak hisâra dönüb. El öpmeğe yürüdü, mihr-i bi-karâra dönüb.
Sen pister-i gülde yatasun şevk ile handân Ben kül döşenem külhan-ı mihnetde sebep ne? Cem gibi bir şair olan II. Bâyezid ise ona şu şekilde cevap vermiştir: Çün rûz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet Takdire rızâ virmiyesün böyle sebep ne? Haceü'l-Haremeynüm diyüben da'vi kılırsun Bu saltanat-ı dünyeviyeye bunca sebep ne?
Osmanlı hanedanından hacca gitmiş tek şahsiyet Cem Sultan olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, ne ondan önce ne de sonra Osmanı hanedanının erkek üyelerinden başka hiçbir kimse hacca gitmemiştir. İmparatorluğun sona ermesinden sonra Sultan Vahdettin hacca gitmişse de, siyasî karışıklıklar yüzünden haccı tamamlayamadan umre yapıp dönmek zorunda kalmıştır.
Fatih, namaz kıldıktan sonra bu zaferi için dua edip, ayrılmadan önce Ayasofya'nın kubbesine çıkan padişahın şu mısraları söylediği duyulmuştur: “İmparatorun sarayında örümcek perdedarhk ediyor, Efrasiyab'ın kulelerinde baykuş nevbet vuruyor".
581 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.