Sosyoloji sınavlarına hazırlanırken motivasyon olsun diye çapraz okumayla okuduğum kitabı bitirdim. Dili beklediğim kadar ağır değildi, alana ilgisi olmayanlar biraz zorlanabilir ama çok da boğulmaz. Baykan Sezer ülkemizde sosyolojinin önde gelen isimlerinden. Bu kitap da kendi deyimi üzerine “sosyoloji ile bir hesaplaşma” niteliğinde.
Sosyolojinin ortaya çıkışı ve bilim olma iddiası, diğer bilimlerden hangi noktada ayrıştığı ve neden sosyolojiye ihtiyaç duyulduğu giriş bölümünde uzun uzadıya tartışılmış. Buradan sosyolojik yönteme geçiş yapılıyor, akabinde sosyolojiyi geliştiren düşünürlerin kısaca temel fikirlerini ve bu fikirleri ürettikleri ortamı, hareket noktalarını okuyoruz.
Marx’ı anlatırken sınıf ve din, Weber’i anlatırken siyaset ve bürokrasi, Durkheim’i anlatırken iş bölümü ve dayanışma kavramlarının önemini görüyoruz. Batı’nın ileri olduğu ve sosyolojinin de Batı sorunlarına çözüm bulmak için geliştiği üzerinde durularak ülkemizde sosyoloji bahsine geçiş yapılıyor. Ülkemizde sosyoloji her me kadar özgün olmayan tabir-i caizse “devşirme” bir sosyoloji de olsa bunun da bir hikayesi olduğunun altı çiziliyor. Ziya Gökalp’in önemi defaatle vurgulanıyor.
Ben alana ilgi duyduğum ve hali hazırda sosyolojiyi açıktan okuduğum için kitabı bir solukta olmasa da keyifle okudum. Herkese keyifli okumalar :)