Sözü anlamlı kılmak, hayatı anlamlı kılmaktır.
Sözün özü; sahipsiz olmayanı, nasipsiz bırakılmayanıdır.
Söz bir vaat içeriyorsa, bir umut bağlamında söylenmişse daha bir ağırdır yükü, daha bir sorumludur söyleyeni.
Sözü sorunlu kılmamak lazım, yamalı bir şekle büründürmemek lazım.
Söz; sahibinin kimliği oluyor çoğu zaman, kişiliği oluyor.
Kelam-ı kibar olduğunda yüceltiyor sahibini, sadakat gösterildiğinde de.
Sözünde durmayanın itibarı, sözün itibarını düşürüyor.
Sonrası sükût altın oluyor.
Hayatı anlamlı kılmak, iman ve aksiyon eksenli yaşamaktır elbette. Bu doğrultuda atılan her adım, yapılan her eylem, verilen her söz daha bir ehemmiyet arz etmektedir. Sıradanlık, mesnetsizlik, yersizlik, densizlik bu minvalde olmamalıdır.
Sözü yere düşürmemeli.
“Kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez” der atalarımız.
Her kelamın kime söylendiği, niçin ve neden söylendiğinin
farkında olunmalıdır.