Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözün Doğrusu 1

Yavuz Bülent Bakiler

Sözün Doğrusu 1 Gönderileri

Sözün Doğrusu 1 kitaplarını, Sözün Doğrusu 1 sözleri ve alıntılarını, Sözün Doğrusu 1 yazarlarını, Sözün Doğrusu 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kitap, Yavuz Bülent Bakiler'in yıllar önce Sözün Doğrusu isimli program da dilimiz ve kültürümüz ile ilgili konuşmalarının metin olarak yayımlanmasından oluşuyor. Kitabın ikinci cilti de bulunmaktadır. Kitabın içeriği; dilimize giren yabancı kelimeler, yanlış kullandığımız kelimeler, uydurma kelimeler, sel-sal eklerinin bulunduğu kelimelerin tamamının yanlış oluşu gibi çok güzel bilgiler içeriyor. Çünkü bu bilgiler dilimizi, konuşmamızı ve kültür seviyemizi direkt olarak etkiliyor. Ayrıca kitabın içerisinde tarih ve kültür üzerine ilgi çekici güzel bilgiler de var. Son derece akıcı bir kitap. Mutlaka tavsiye ediyorum. Herkese faydalı okumalar dilerim.
Sözün Doğrusu 1
Sözün Doğrusu 1Yavuz Bülent Bakiler · Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları · 2003725 okunma
Ayvalık'a bağlı Cunda adasındaki Rum okulunun 1884 tarihinde ele geçirilen ders programı şöyle tespit edilmiştir: 1. Türkleri, Rumların ezeli düşmanı olarak tanıtmak. 2. Türkleri iktisâden zayıflatmak. 3. Türklerin itibarlarını Avrupa devletlerinin önünde sarsmak. 4. Türk milletini ahlâk, din, milliyet ve gelenek bakımından zayıflatmak. 5. Türk gençliğini bozmak. 6. İstanbul'u ele geçirmek. 7. Türk halkı ile devletinin arasını açmak. 8. Her meslekten Türkü zor duruma düşürmek. 9. Rüşvet ve kandırma yoluyla Türk taraftar edinmek. 10. Türk çiftçisini borçlandırmak yoluyla malını mülkünü Rumlara devretmesini sağlamak.
Sayfa 277 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Victor Hugo diyor ki: "Bir kitap, dünyadan daha geniştir. Çünkü maddeye düşünceyi de katar"
Sayfa 190 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Batılıların güzel bir atasözü var. Diyorlar ki: "İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlnırlar"
Sayfa 190 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Bir hümanizm türküsü tutturanlar, Hümanizmin, Auguste Comte'un "insanlık dînine" dayandığını, yani Hümanizm'de bütün dinlerin ve Allah inancının inkâr edildiğini neden açıkça ifade etmiyorlar.
Sayfa 179 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Bir milleti ortadan kaldırmak, dağıtmak yok etmek için o milleti savaş meydanlarına çekmeye, üzerine bombalar yağdırmaya gerek yok. O milletin dilini bozmak, dini inancını sarsmak, târih şuurunu yok etmek, geleneklerini ve göreneklerini unutturmak kâfi! 20. yüzyıl, kültür savaşlarının planlandığı, ele alındığı, uygulamaya konulduğu bir yüzyıl oldu. 21. yüzyılda da kültür savaşları devam edecek.
Sayfa 179 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Meşhur fizik âlimi Einstein'in hiç unutmamamız gereken bir tespiti var: "Dinsiz ilim kördür, ilimsiz din topaldır". Peki ya sevgili peygamberimiz ne demiş? "Alimin uykusu bile ibadettir.". "Bir âlimin ölümü, Güneş'in batışı gibidir." "Alimin kaleminden damlayan mürekkep, şehitlerimizin damarından akan kandan daha mukaddestir."
Sayfa 175 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Dinin yanlış bilinmesi softayı, sosyalizmin yanlış bilinmesi de devrim yobazını doğurdu. Abdülhak Hamid ne doğru söylemiş: "Yanlışsa bildiğim, bana hiç bilmemek yeter."
Sayfa 145 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
KGB kayıtlarına göre, 1917 komünist ihtilâlinden önce Azerbaycan'da, Türkistan'da, Kırım'da toplam olarak 18.856 câmi ve mescid vardı. Moskova, Marksist sistem, bu 18.856 câmi ve mescidin 18.000'ini yakıp yıktı. Silip süpürdü. Geride kalan 856 câmimizi ise müze sinema, spor salonu, ambar, tavuk kümesi olarak kullandı. İnsanları dinden koparmaya çalıştı. Lenin diyordu ki: "En masum bir Allah fikri, yeryüzünün bütün cinayetlerinden, bütün hırsızlıklarından daha tehlikelidir. Din afyondur."
Sayfa 115 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Marksist sistem, 1917 ihtilâlinden sonra bütün dinî inançları ortadan kaldırmak istedi. Marksizm, Sovyetlerde Müslümanlığı da yasakladı, Hristiyanlığı da. Câmileri de yakıp yıktı, kiliseleri de, havraları da...
Sayfa 115 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Size, Selçuk üniversitesi Târih Kürsüsü profesörlerinden Nuri Köstüklü beyefendinin "Sosyal Bilimler ve Târih Öğretimi" isimli kitabından bahsetmek istiyorum. O kitaptan öğreniyoruz ki: Bizim ders kitaplarında ortalama 5.000 kelime vardır. Amerikan ilk öğretim okullarının ders kitaplarında ise 71.681 kelime bulunuyor. Almanya: 70.400, Japonya: 44.224, İtalya: 30.193 kelimeyle çocuklarını okutup yetiştiriyor. Biz ise 5.000 kelimeye sıkışıp kalıyoruz. Dil fukarâlığı beraberinde hem edebiyat fukarâlığını getiriyor hem de ilim cüceliğini. Batı neden ileri de, biz neden gerideyiz? Elimizi, dilimizi, gönlümüzü kelepçeleyen biziz.
Sayfa 45 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Acaba biz niçin kendimizden başka herkese benzemek istiyoruz? Ve biz niçin özümüzü kökümüzü kötülemeyi ilericilik sanıyoruz?
Sayfa 35 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Bize Osmanlı denildiği yıllarda, Azerbaycan'da yaşayan kardeşlerimize Türk deniliyordu. Bizim dilimiz Osmanlıca olduğu zaman onların dili Türkçe idi. Biz 1923 yılında Cumhuriyetimizi ilân ettik. Türkiye Cumhuriyeti ismini aldık. Anayasamıza devlet dilimizin Türkçe olduğunu yazdık. Bu beraberlik büyük ve emperyalist devletleri korkuya düşürdü. O zaman Azerbaycan Türkleri'ne Azerbaycan halkı veya Azerî dendi. Dillerinin de Türkçe olmadığı "Azerbaycanca" olduğu iddia edildi. Azerbaycan bizden 5 yıl önce cumhuriyet ilân etti. Ve Moskova 1926 yılında bütün Türk topluluklarını eski Türkçe alfabeden kopararak Lâtin alfabesine geçirdi. İki yıl sonra biz de Lâtin alfabesini kabul ettik. Alfabelerimiz tekrar aynı oldu. Fakat bu defa, Moskova bütün Türk topluluklarına Kiril alfabesi uyguladı. Böylece alfabe birliğimiz tekrar ortadan kaldırıldı. Niçin acaba? Niçin acaba? Niçin acaba? Her milletin bir tek alfabesi var. Yeryüzünde 29 ayrı alfabeyle okuyup yazan tek millet biziz. Niçin acaba? Bunları düşünmeliyiz.
Sayfa 32 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Ruslar, Türkistan'ı ve Azerbaycan'ı işgal ettikten sonra, ilk imkânda soydaşlarımızın dinlerini ve dillerini yok etmeye çalıştılar. Çarlık Rusya Marksizm'e geçince, bizim bütün Türkistan'da 18.856 cami ve mescidimiz vardı. 70 yıllık Marksist sistem, 18.000 camimizi ve mescidimizi yıkıp yok etti. 856 camimizde ise Allahsızlık Dernekleri açtı. Sonra Türkçe yerine Rusça'yı yaygınlaştırdı. 1990 yılında Marksist imparatorluk kendiliğinden çökünce Türkistan'ın bazı bölgelerinde Türk halkının % 40'ı, % 50'si Rusça konuşuyor, kendi ana dilini bilmiyordu.
Sayfa 28 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
Avustralya'nın doğusundan batısına gitmek istediniz mi yolunuz kum çöllerinden geçecektir. Bu çöllerde ülkenin yerli halkı olan Aborjinler yaşıyor. İngilizler, Avustralya'yı 1891 yılında kendileri için sömürge toprağı olarak ilan etmişler. Sonra, ülkenin yerli halkı olan Aborjinlere karşı çok barbarca davranmışlar. İngilizler, onbinlerce Aborjin'i öldürmüşler. 1976 yılına kadar İngilizler, Aborjinlere bir ot gibi, bir böcek gibi, bakmışlar. Aborjinler de haklı olarak İngilizlerden nefret etmişler.
Sayfa 25 - Türk Edebiyat Vakfı 2008 BaskısıKitabı okudu
1.404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.