Spinoza : Bir Hakikat İfadesi

Çetin Balanuye

Spinoza : Bir Hakikat İfadesi Sözleri ve Alıntıları

Spinoza : Bir Hakikat İfadesi sözleri ve alıntılarını, Spinoza : Bir Hakikat İfadesi kitap alıntılarını, Spinoza : Bir Hakikat İfadesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dolayısıyla özgür insan kötüden kaçınmak için eylemez, kökeninde akıldan kaynaklanan bir arzu olacak biçimde eyler ve böyle yaptığında da doğrudan iyiye yönelir. Spinoza'ya göre özgür insan yaşamı olumlayan, sevinçli, etkin ve erdemli biridir; hiçbir zaman fazlası zararlı olamayacak türden rasyonel bir arzuyla yaşar ve bu arzunun eyleme gücünü artırdığını bilir; "hiçbir şeyi ölümden daha az düşünmez, bilgeliği ölüm hakkında değil, yaşam hakkındadır".
Sayfa 147Kitabı okudu
Kendisine yarayacak olanı etkin bir akılla arzulamak yerine, çeşitli duygulanışların yönlendirmesiyle kimi şeyleri yersiz ve ölçüsüzce arzulayan kişiler, tam da bu arzular gerçekleşemez ya da gerçekleşse de kendisine yaramaz olduğu için hurafeye çok daha yatkın hale gelirler. Bunlar artık yalnızca hayal güçleriyle devinecekleri için hurafelerle korku arasındaki girdapta dolanır dururlar. Hurafelerle korku arasındaki bu girdapta kalan kalabalıklar kötü niyetli bir siyasi erkin elinde oyuncak olmaya mahkumdurlar. Spinoza'ya göre bu türden bir kalabalık bir monarşinin efendileri için çok kullanışlıdır; monarşilerde, hurafeden ayrılamaz hale getirilmiş bir din de işte bu nedenle desteklenir ve sahte bir bağlılıkla yüceltilir.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Spinoza Etika'yı tamamlamış, ancak yayımlamaya -isimsiz bile olsa-kalkışmamıştır. Çünkü, hem Teolojik-Politik İnceleme hem de yayımlanmayan görüşlerinin ve mektup içeriklerinin kulaktan kulağa dolaşımı sırasında ortaya çıkan gerçek şuydu: Spinoza, bu aşamaya kadar evren, varlıklar, insan ve onun bir arada olma tarzları üzerine Kutsal Kitapların (en azından Eski ve Yeni Ahit) sunduğu anlatının "makul" (reasonable) olmadığını göstermişti. Bir başka deyişle, Etika'ya gelinceye kadar yaptığı iş, en temelde "eleştiri" ve "kuşku uyandırmak"tı. Oysa, Etika, Kutsal Kitapların yapmaya kalkıp da başaramadığı işi, akla, yalnızca akla dayanarak ve çok daha "makul" bir uslamlama sergileyerek yapmaya kalkıyordu. Öyleyse, Kutsal Kitapların kusurlu olabileceğini ileri sürdüğünde başına gelenlere bakılırsa, Kutsal Kitapların yapmaya çalıştığı şey her neyse, bunu yapmak için onlara gereksinim olmadığını söyleyen ve savını gerçekleştirmeye girişen birini ne tür belaların beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
TTP
Spinoza için hiçbir Tanrısal öğreti insanın anlama yeteneği yardımıyla araştırılmayı hak etmeyecek kadar değersiz olamaz; Tanrı'nın öğretisi gerekçelendirilebilir bir iman ister.
Sayfa 187Kitabı okudu
Spinoza'nın (ve Hobbes'un) resmettiği doğa durumu, Tanrı'nın müdahalesinin olmadığı en az bir evreyi düşünmek olmaz mı? Spinoza'ya göre bu endişe yanlış bir kavrayışa dayanır: "Çünkü, tabiat hali, hem tabiatın gereği olarak hem de zaman açısından, dinden önce gelir. Gerçekten de hiç kimse Tanrı'ya itaat borçlu olduğunu tabiattan öğrenmez. Dahası, bu bilgiyi akıl yürüterek de asla edinemez. Yalnızca belirtilerle doğrulanmış bir vahiy onu her insana tanıtabilir..." (TTP: 239) Dolayısıyla, insanların tüm doğal haklarını topluma devrettiği demokrasiler gibi, teokratik devletlerde olan da ilkece aynı şeydir; bu defa, doğa durumundan kaynaklanan aynı gerekçelerle, ancak topluma değil de Tanrı'ya bir söz verilmiş ve hak devri O'na yapılmış olur. Bunun tarihteki en somut örneklerinden biri Yahudi devletidir.
Sayfa 193Kitabı okudu
(...) insan, yalnız etkileri bilen ama bu etkilerin nedenlerini olağan yaşamın üstünkörü akışında fark edemeyendir. Nedenlerin bilgisine sahip olmanın yolu Etika'nın bütünlüklü kavrayışı ile açığa çıkacaktır.
Reklam
Spinoza daha sonra Musevi inancına odaklanarak bu inancın temel kabulü olan Yahudilerin seçilmiş millet oluşunun neye dayandığını inceler. Bu soruşturması ona şunu gösterir: Yahudilerin Tanrı'nın seçtiği insanlar oluşu basitçe Tanrı'nın Yahudiler için, güvenlik içinde yaşayabilecekleri belli bir bölgeyi seçmiş olması ile aynı anlama gelmektedir; bu inanç, Musa'ya vahyedildiği söylenen yasaların gerçekte Yahudi siyasi bütününün ortak yasası olmasından başka şeyi ifade etmez. Dolayısıyla Musevi inancının söylenen türde bir evrenselliğe sahip olması söz konusu olamaz.
Sayfa 169Kitabı okudu
48. Önerme bu yanılgıya itiraz olarak, zihinde mutlak ya da özgür hiçbir iradenin olmadığını, zihnin şunu ya da bunu istemeye gerektirildiğini söyler. Çünkü zihin düşünce niteleyeni kapsamında anlaşılabilecek sonlu bir tarzdır ve diğer tarzlarla etkileşimden başka, bir ilk "başlatıcı" ya da "neden" türünden irade içermez;
Sayfa 106Kitabı okudu
Arzu edileni değil arzusunu sever insan.
Hiçbir şey o şey iyi olduğu için elde etmeye çabalamaz, istemez, aramaz ya da arzulamayız: tam tersine, bir şeyi elde etmeye çabaladığımız, istediğimiz, aradığımız ya da arzuladığımız için o şeye iyi deriz
Sayfa 116 - AYRINTI YAYINLARIKitabı okudu
Spinoza zamanla Descartes ile temel ayrılık noktalarını belirginleştirecek ve giderek kartezyen düşünceden tümüyle farklı ve özgün bir metafizik geliştirecektir. (...) Olmakta olan her şey, insan da dahil olmak üzere tek bir tözün değişik tarzlarından ibarettir; işte bu nedenle de bilginin önünde herhangi bir ilkesel engel de yoktur. Var olan her şey, hem varlığa geliş hem de varlıkta kalış ve sonunda da çözülüş süreçlerinde bir ve aynı etkileşim yasasını izler; tek bir tözden türemeklik ve eninde sonunda tek tözde olmaklık bakımından tüm varlıklar "belirlenmiş"tir. Doğa ve Tanrı aynı hakikatin farklı ifadesidir ve sözü edilen tek yasa (bu yasa bilimin de ayırt ettiği temel fizik yasalarından başka bir şey değildir) bir kaya parçası, ağaç, sincap ya da insan için ne kadar geçerliyse, Tanrı/Doğa için de aynı ölçüde geçerlidir.
430 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.