Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(Kasım 2014 – Haziran 2016)

Şu Kara Günlerin Değerlendirmesi

Nurullah Ankut

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
HDP üzerine
HDP yöneticileri ABD’nin, NATO’nun, BM’nin doğrudan meseleyi ele almasını ve çözümde arabulucu hakem olmasını talep etmektedir. Hem de defalarca... Demirtaş başkanlığındaki HDP Heyeti ‘ABD’den Suriye için bize rol vermesini istedik’ diye açıkça açıklamalar yapabilmektedir. Yine aynı Demirtaş, TC tarihindeki en yaygın, en kitlesel, en demokratik, en insancıl, en doğacı, en hayvansever ve devrimci bir halk hareketi, ayaklanma ve halk isyanı olan Taksim Gezi İsyanı’nı bile ‘Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz’ diyerek, karalamaya, mahkûm etmeye çalışmıştır. HDP, bu şanlı isyanımıza sadece katılmamakla kalmamış, ona çamur atmaya da kalkışmıştır. Yukarıda söylenenler tam da Tayyip’in söyledikleriyle benzerdir. Hatta aynıdır. Demirtaş, bu direnişimizle verdiğimiz on civarındaki gencecik, masum şehitlerimize, fidanlarımıza da kara çalmış olmaktadır. Tam da Tayyip gibi… Ortak paydaları hep aynıdır. Meclis’teki burjuva partileri Amerikancılıkta hacının hacıyı Mekke’de bulduğu gibi birbirlerini bulmakta, anlaşmaktadırlar.”
Sayfa 68 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Eşme rezaleti üzerine
...geçen hafta Süleymanşah Türbesi’nin elden çıkarılması yani kaybedilmesi felaketi yaşatılmıştır ülkemize, insanlarımıza. Tayyipgiller, o denli hain ve yüreksizdirler ki IŞİD gibi bir çakal sürüsünün tehdidinden korkarak, tarihi vatan toprağını terk edip bir gece yarısı apar topar oradaki atamızın sandukasını omuzlayıp getirmişlerdir. Hırsızların çalışmayı sevdikleri bir saatte, yani gece yarısı sonrası yapmışlardır bu kaçgöç işini. Üstelik oradaki kendi elimizle yaptığımız türbemizi de yıkmışlardır. Niye yapmışlardır bunu? Burayı da Musul Konsolosluğumuzu olduğu gibi IŞİD bir askeri, siyasi ya da idari karargâhı haline getirmesin diye. Çünkü öyle olsaydı bunların ihaneti daha göze batar hale gelecekti. Korkaklar ve hainler işte böyle basit, zavallıca kandırmalara başvururlar. İşte bu oyunlardan biri de Suriye’nin bir başka yerine, Eşme köyüne ait Türkiye sınırına 190 metre mesafedeki bir tepeye bayrak dikme olmuştur. Bu da bir oyun, bir dümen, bir hiledir. Sen oradaki vatan toprağını terk edeceksin, sonra da Suriye’ye ait başka bir toprak parçasına “ben türbe karakolumu buraya taşıyacağım”, diyerek bayrak dikeceksin, öyle mi? Bu yapılan her şeyden önce uluslararası hukuka ve ahlâka aykırı bir iştir. Sen vatan toprağını bir oyuncak gibi oradan oraya taşıyamazsın. Benim toprağım orası değildi, burası olacak, diyemezsin. Hukuk diye bir şey var. Gülerler insana, alay konusu olursun.
Sayfa 65 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mehmet Bekaroğlu'ndan...
...Amerikan uşağı ve ajanı, Mustafa Kemal ve laiklik düşmanı Ortaçağcı Mehmet Bekaroğlu, TESEV’ci Kemal’in utanmazca bir sahtekârlıkla genel başkan yardımcılığına getirdiği bu kaşar gerici? “Ulusalcılar giderse parti güçlenir.” Onun güçlenmekten anladığı, CHP’nin siyasette güç sahibi olması değil tabiî. CHP’nin tümden Mustafa Kemal ve laiklik düşmanı Ortaçağcılarca ele geçirilmesi. O bunu kast ediyor, öyle demekle aslında.
Sayfa 58 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Deniz Baykal'ın CHP'deki varlığı üzerine
İhaneti, vatan satıcılığı böylesine somut, elle tutarca ortaya çıkmış olan kanıtlarla ve canlı tanıklarla bilinir olmuş Deniz Baykal’dan yaptığı aşağılık işin hesabını sorabilecek, yüzüne tükürebilecek bir tek içtenlikli, inançlı, yiğit CHP’li yok mu yahu!.. Bu ahlâksız ve işbirlikçi haine; “Ey hain nedir bu yaptığın?”, diyebilecek bir tek babayiğit çıkmayacak mı CHP’den? Eğer öyleyse yazık… Çok yazık… Ve öyleyse Sorosçu, TESEV’ci Kemal ve kendisi gibi sefaletlerden derleşik ekibinden de hesap soracak kimse çıkmaz.
Sayfa 48 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
AKP'nin olması gereken yer
...iktidarda olan parti yasal, meşru bir parti değildir. Bizim on küsur yıldır söylediğimiz gibi “Çıkar Amaçlı Suç Örgütü”dür. Bunun tüm yöneticileri adi suçlar işlemiş, hem de çok büyük suçlar işlemiş ve defalarca işlemiş, kriminal tiplerdir artık. Bunların bırakalım devlet tepesinde bulunmalarını, sokakta bile gezememeleri, evlerinde bile oturamamaları gerekir. Bunların yüzlerce hatta binlerce yıla hüküm giymiş, mahkûm mücrimler olarak Silivri’de, Sincan’da vb. cezaevlerinde bulunmaları gerekir. Eğer durum böyle değilse bu, Türkiye’de hukukun da adaletin de ahlâkın da çoktan yok olup gittiğinin göstergesidir.
Sayfa 25 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.