Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sultan Abdulaziz

Hafız Mehmet Efendi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Benim gönlümde öyle bir derd vardır ki; Söylesem dil yanar, eğer gizlersem korkarım ki; kemikteki ilik yanar, Ey müneccim benim bahtımın yıldızını burçdan çıkar. Çünkü, ben talihi düşkün bir kişiyim korkarım ki; âhımdan gök yanar.
Allah'dan korkmadan iftira edenlerin dilleri kurusun!..
Her haliyle devletini kuvvetlendirmeye ve mülkünü dosta ve düşmana karşı cennet bahçesine çevirmeye çalışan bir padişâh-ı şevket iktînâhı kıskanan gözler kör olsun.
Sayfa 14
Reklam
Şehit Padişah Abdülaziz Han
Canice katledildiği zaman odasındaki küçük masanın üzerinde " Sûre-i Yusuf " açık olduğu halde bir Kur'an-ı Kerim bulunmuştu.
Sayfa 71
Mera derdist ender-dil eğer guyem zebân sûzed Ve ger pinhân kunem tersem ki magz-i istihvan sûzed Müneccim-i kevkeb bah-ı mera ez burc birûn kûn Ki men tali'am tersem ziâhem asman sûzed (Benim gönlümde öyle bir derd vardır ki; söylesem dil yanar, eğer gizlesem korkarım ki; kemikteki ilik yanar, ey müneccim benim bahtımın yıldızını burçdan çıkar. Çünkü ben talihi düşkün bir kişiyim korkarım ki; âhımdan gök yanar.)
Sayfa 48 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Kanunî Sultan Süleyman (1494 - 1560)ın Viyana muhasarası 1529 senesinde vukubulmuştur.
Softalar geceyi Bâb-ı Âli'nin civarında geçirdiler. Cuma günü nümâyişciler daha da çoğaldılar. Saray duruma fazla direnemiyerek Rüşdü Paşa'yı Saderazamlığa, Hayrullah Efendi'yi de Şeyhülislâmlığa getirdi. Teşerifat merâsimi yapıldı. Nümayişçiler isteklerinin yerine geldiğini görerek kemâl ve intizâmla dağıldılar. İşte bu vak'a dan tam bir ay on gün sonra Sultan Aziz tahtdan indirildi. Sultan Aziz'in hal'i fikri Mithat Paşada doğmuş, Hüseyin Avni Paşa da onun bu fikrine iştirak etmişti. O zaman Harbiye Nâzırı olan Hüseyin Avni Paşa'nın orduda büyük nüfusu vardı. Fakat hal' gibi büyük bir inkılâbı yalnız iki kişinin başaramayacağını biliyorlardı. Onun için Rüşdü Paşa, Redif Paşa, o zaman Mekteb-i Harbiye Nâzırı ve Türk - Rus Muhârebesinden sonra felâkete düçâr olan meşhur Süleyman Paşa, Bahriye Nâzırı Kayserili Ahmet Paşa'yı da mes'eleye iştirak ettirdiler. Bu da kâfi değildi. Çünkü; hal' işinin gerçekleştirilmesi için Meşhât'ın da fetvası lâzımdı. Mithat Paşa bu fikri Hayrullah Efedi'ye açtığında Hayrullah Efendi çok korktu ve bu işden vazgeçilmesini söyledi. Fakat biraz sonra Süleyman Paşa'nın yarı tehdid ısrârı üzerine fetvâyı vermeğe mecbur olur. Fetva şöyledir: (Emir ül-mü'minin olan Zeyd muvâzenesiz ve siyaseti bilmeyen bir kimsedir. Mirî mallarını devlet ve milletin tahammül edemiyeceği bir şekilde şahsî masraflarına harcıyor, Dini ve dünyevi işleri bozup karıştırıyor, devlet ve millet için zararlı olsa hal'i lâzım olur mu ? Elcevap: olur. Ketebehu el-fakir Hasan Hayrullah afahullah.)
Sayfa 53 - Sebil yayıneviKitabı okudu
Reklam
Efendimiz hazretleri Fransa Bahriye Nezâreti tarafından verilen yemekde bulundu. Yemekte çeşitli ve parlak konuşmalar yapıldıktan sonra trene binerek Paris'e doğru yola çıktık. Bu seyahatde; Sultan Murad Han, mağfûr ve padişâhımız gâzi Sultan II. Abdülhamid Han efendimiz hazretlerile devletlû, necâbetlû Yusuf İzzeddin Efendi hazretleri bulundukları gibi Fuad paşa hazretleri de hariciye nazırı olarak bulunmuştu. Paris istasyonunda imparator Napolyon tarafından karşılama merâsimi yapıldı. (Yaşasın İmparotorlar!..) sesleri ayyukaya çıkıyordu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.