Kendi öz milletinin hususiyetlerini tanımak imkanı bulamamıştı, Sarayına kapanmış, otuz yıl sadece cuma selamlıklarının muayyen yolu üzerinde birikenleri milleti olarak görebilmişti.
Ne zaman memleket meseleleri açılırsa, " Ben hazırım... Geliniz, sorunuz, ister tatbik eder, ister etmezsiniz. Fakat ben bu yorgun omuzlarımda yetmiş yıla yakın ömrü ve onun yarısına erişmiş iktidar tecrübesini taşıyorum." diyor. Yalan mı?
Talat'ın o masum, her zaman samimi ve içten gözleriyle uzun uzun bana baktığını hatırlarım. Bu bakışta âdeta. "Ne yüzle gideyim? Seni tahttan indirdikten sonra bak neler oldu?" diyebilmenin hicabını görmedim değil!...